Beyazdır ölümün rengi, hem de, karbeyaz,
Sağırdır kulakları, duymaz, feryadı, ahı..
Çok soğuktur yüzü, belki de, ayaz..
Hep adil vurur, ayırmaz köleyi, şahı..
Ölüm mezarlıkta, köşe başında,
Hastayla, yaşlıyla, sanki kol gezer,
Hüzünlü bir sözde, mezar taşında,
Çocukla gençliğin yolunu süzer..
Belki de siyahtır, ölümün rengi,
Sinsice yaklaşır, yatakta bize,
Bakmaz listesine, kim kimin dengi,
Vermez asla fırsat, vah ile söze..
Ölüm alev olur, sarar binayı,
Duman yolu keser, kimse kaçamaz.
Yutar yavruları, yakar anayı,
Kanatlar kırılır, kuşlar uçamaz..
Yerden çıkar bazen, uykuyu böler,
Bağlar bedenleri, ecel ipine..
Deprem olup geçer, her şeyi siler..
Derler, “ kimse yok mu? “ enkaz dibine..
Ölüm trafikte, ölüm yollarda,
Tatili, bayramı, acıya boğar,
Yağmur olur akar, ölüm sellerde,
Göl olur her taraf, gün kara doğar..
Ölüm bomba olur, süzülüp iner,
Büyük çukur açar, olur her yerde,
Ölüm bir silahta, namluda siner,
Ansızın gelerek, dert katar derde..
Naci der ki, “ uzaklara düştü yolumuz “
Ayrı kaldım, yıllar yılı yurdumdan.
Belki, oralarda kalır ölümüz,
Hayatın kırbacı inmez sırtımdan..
NACİ SÖZEN /ANKARA
1 Ağustos 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder