21 Ağustos 2007 Salı

Sivricebelen Tepesi

SİVRİCEBELEN TEPESİ GİBİ HEYBETLİ OLAN KAZANCILI



Kazancılılar ile Anamurlu Yörüklerin, Kızılalan, İlabadı, Bozdağ ve Kırkkuyu gibi yaylaların hangi tarafa ait oldukları ve bu yaylaların sınırları konusunda derin görüş ayrılıkları olduğu ve karşılıklı kavgaların yaşandığı dönemler. Her iki taraf da, karşı çobanların sürülerine ve bizzat çobanlara zarar vermekte, bazı büyük baş hayvanlar bile görüldüğü yerde öldürülmektedir. Bu hadiseler nedeniyle adliyelerde davalar bile açılmıştır.

Bu kavgalı dönemde, korumacılık yapan, Yukarı Mahalleli Pambık (Pamuk) lakabı ile bilinen, şimdiki Pambık Mustafa (Peker)’ın babası olan bir Kazancılı vardı. Bu kişi, öyle heybetli, güçlü, kuvvetli, çalışkan, cesur ve atak bir kişiydi ki, bu kadar geniş yaylalarda muhtelif Yörük obalarının hepsini, tek başına kontrol altına almayı ve korkutmayı başarmıştı. Ne zaman ve nerede, gece gündüz demeden, karşıların çıkacağı hiç belli olmadığından, ilan edilmiş sınırları, bir tek Yörük bile geçemiyordu. Karşılıklı olarak, iş takibi, alışveriş ve ziyaret gibi ilişkilerden mahrum kalınmıştı. Yörükler arasında “ Pambık geliyor” sözü öyle bir yaygınlık ve etkinlik kazanmıştı ki, Yörük kadınlarının, ağlayan ve yaramazlık yapan çocuklarını korkutmak için “ bak, Pambık geliyor, karışmam ha..” diyerek terbiye etmeye çalıştıkları bile söylenirdi..

Bu kavgalı ve karşılıklı geliş-gidişlerin yapılamadığı ortamda, Yörüklerin, un ve bulgur öğütmek için Kazancıdaki su değirmenlerine gelmeleri bir zorunluluk halini almıştır. Bu iş için, Gurd Goca adıyla anılan ve çevrede tanınan bir ihtiyarı görevlendirirler. Yükleri develere yükleyip önüne katarlar ve “ sen ihtiyarın, sana bir şey yapmazlar “ diyerek kandırırlar ve Kazancıya yolcu edeler. Çuvallar yüklü deve katarı ve en önde eşeğine binmiş olarak yol alan ihtiyar, Aybahım pınarından bir su içer ve korku içinde tekrar yola koyulur. Biraz ilerde, yola yakın bir sarı erik ağacını görünce, canı çeker ve içinden “ dönüşüm gece olursa burada bir erik yerim” diye geçirir. Koca Yörük, Yukarı mahallenin üzerindeki yere geldiğinde karşıdan bir köylü yaklaşır. Hadise çıkmaması için ona hemen bir selam verir ve değirmeni sorar. Gerekli tarifi aldıktan sonra ayrılacağı sırada, Kazancılıdan bir hakaret veya saldırı görmeyince cesaret alır ve “ sizin köylü bir Pambık varmış, nasıl birisi ? “ diye sorar. Kazancılı, sorulan kişiyi tarif etmek için karşıdaki Sivricebelen tepesini göstererek “ bak şu tepeyi gördün mü ? “ der. Yörük, tepeye bakıp başını gördüm anlamına sallayınca, Kazancılı “ işte, Pambık bu tepe gibi bir adam “ der ve yoluna devam eder. Goca Yörük bir kat daha korkmuş ve aklı karışmıştır. Etrafına bakmadan, doğru değirmene gider. Deve yüklerini, gece gündüz demeden değirmende öğütür ve bir akşam karanlığında, unları yükleyerek korku içinde dönüş yoluna koyulur.

Kimseye görünmeden Kazancıyı terk etme arzusunda olan ihtiyar, Aybahım pınarına yaklaşırken, gelirken gördüğü erik ağacını hatırlar. Ay ışığında, ağacı tespit ederek hemen başına tırmanır ve ilk kopardığı eriği ağzına atar. Fakat, eriği ilk ısırdığı anda, ağzının içi zehir gibi bir acı ile burkulur ve her tarafı uyuşur. Gördüğü sarı eriklerin tadı böyle olmamalıydı. Birkaç erik daha koparıp yemeye çalışır, amam hepsi zehir gibidir. Sabrı taşan ihtiyar “ adın erik, tadın goruk, sen bu işi beceremedin be Goca Yörük “ diye homurdanır. Yörük, karanlıkta erik ağacı yerine ceviz ağacına çıkmış ve henüz yeşil kabuklu (cirkli) olan cevizleri yemeye çalışmaktadır.

İhtiyar Gurd Goca, sağ salim ve unları öğütmüş olarak yaylasına döner. Kazancılılardan hiçbir zarar görmemiş olmasına şaşarlar. Gördüklerini anlatmasını isterler. Goca Yörük, bir soru üzerine “ Pambık denen adamı görmedim, ama, ona benzeyen bir tepeyi gördüm “ diye cevap verir. Bu Kaancıya gelişten zarar görmeden dönen Gurd Goca, bir müddet sonra aynı şekilde değirmene gönderilir. O, Kazancıda değirmendeyken Korumacı ve çobanlar arasında kavga çıkar. Kavga, Karain çevresinde devam ederken, olaylardan habersiz olarak, un yüklü develerle yaylaya doğru gitmekte olan bu ihtiyar Yörük, Karain önünde kalabalığı görünce, durarak “ burada neler oluyor?” diye sorar. O’nun Gurdlardan olduğunu bile bir Kazancılı “ sen ne konuşuyorsun ? “ diyerek bir taş fırlatır. Bu taş ihtiyarın kafasına isabet ederek kafatası kemiklerini parçalar. Bu acı ve iz bırakan olayı da “ Gurd Goca’nın kafatası tosbağı kemiğinden mi” başlığıyla yazacağımız öyküde anlatacağız.


Yazan : Av. Naci SÖZEN , 02 Temmuz 2007, Kazancı / ERMENEK

Hiç yorum yok: