Bu kent, her şeyiyle bana yabancı
Caddeler, binalar, bütün insanlar
Öyle hasretim ki, ezan sesine
Ararım çevremde minare, cami
Lakin, takılırım çan kulesine
Her semtin muhteşem kilisesine
Yad el elemleri sarar içimi
Yurdum uzaklarda, buradan çok uzak
Her mevsim güneşli, masmavi göklü
Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü
Ozanlı, Garipli, kervansaraylı
Hele, insanları, Alpli, Giraylı
Yok haber onlardan, baba evinden
Bu yüzdendir halim kopuk bir yaprak
Her şey çok uzakta, benden çok uzak
Gözlerim daima engine dalar
İsterim ki, her an Anayurdumda
Dağları dumanlı, yaşlı Kırım’da
Duvarında mavzer ve Kuran olan
Ata ocağında, bizim konakta
Bir bakır sinili sofra başında
İftar beklenilsin, dua edilsin
Ve sessiz sedasız yemek yenilsin
Sonra, şadırvanda abdest alınıp
Hep birlikte Teraviye gidilsin
Uyansam her sabah Ezan sesiyle
Görsem Ayşecik’i su testisiyle
Ninemi yaşmakla namaz kılarken
Dinlesem dedemi, Kuran okurken
Başımı huşuyla yastığa koysam
Sonra toparlanıp yola koyulsam
Yahut, günün şavkı vururken camdan
Heybetli sesiyle çağırsa babam
Annem de “kalk yavrum, aslanım” dese
Tutup elleriyle omuzlarımdan, sarılsa öpse..
Bir karakış vakti Sen kıyısında
Kafamın içinde “ Türklük Ülküsü”
Böyle göçeceğim ebediyete
Donmuş cesedimi bulup çöpçüler
Defnedilmek üzere götürecekler
Kimim ben, ve neyim, ne bilecekler ?..
AÇIKLAMA : 2. Dünya Savaşı sonrası ve 1947 kışında Paris şehrinde Sen nehri kıyısında bir ceset bulunur. Üzerinde çıkan evraklardan bu cesedin Kırım Türklerinden birine ait olduğu anlaşılmıştır. Kırım Türkleri 2. Dünya Savaşı sonrası Stalin tarafından acı bir soykırıma maruz bırakılmıştır. Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle erkekler kurşuna dizilir. Diğer nüfus topluca Doğu Sibirya’ya sürgüne gönderilir. Trenle yapılan bu yolculukta çoğunluk donarak ölecektir. İşte bu yok ediliş esnasında bazı Kırım Türkleri, Batı
1 Ağustos 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder