19 Ağustos 2007 Pazar

YÖREMİZDEKİ KALELER VE KRALLARI

YÖREMİZDEKİ KALELER VE KRALLARI- (1)


Ermenek merkez alınarak bakıldığında, Göksu ırmağının güney tarafını teşkil eden bölge, halk dilinde, kısaca “ Karşıyaka “ adıyla tanımlanmaktadır. Bu bölgenin merkez kenti Kazancı olmak üzere, idari olarak bir bütünlük arz ettiği dönemler de olmuştur. Bölgemizde, taş devri dahil, tarihin her devrinde, bir çok kentin kurulduğu ve kalabalık insan yaşantısı olduğu bilinmektedir.

Bir zamanlar, tüm dünyada olduğu gibi, bu bölgede de “Şehir Devletleri Dönemi” devri yaşanıyordu. İşte bu dönemde, Kaşıyaka bölgesinde de bir çok şehir devleti vardı. Bu devletlerin kendilerine has sınırları, idare şekli, ordusu, kalesi ve kültürü oluşmuştu. Halen öyküleri anlatılan, Ermenek Krallığı, Davdas Krallığı ve Şahınlar Krallığı gibi bölgemizden de anlatılacak krallık öyküleri vardır. Türkler öncesi devirlerde, Taşeli bölgesinin merkezi kenti Ermenek’ti. Bölgenin diğer merkezleri, Akdeniz sahillerinde bulunan Kalenderis (Gilindire) ile Anemourion (Anamuryum/Anamur) kentleriydi. Bu merkezlerin yolu üzerinde kurulu bulunan Eirenepolis (İrenepolis/sonradan Yukarı İrnebol) şehri de önemli bir merkez konumundaydı. Bu merkez dışında, yöremizde bir çok şehir devleti kurulmuş olup, bu devletlerin Kralları ve Kaleleri de vardı.

Karşıyaka, doğudan batıya ele alındığında, en doğu ucunda, Taşeli’nin bilinen en eski ve en ünlü kalesi olan “ Mennan Kalesi “ göze çarpar. Mennan Kalesi, Göksu ırmağının Erik Deresi ile birleştiği noktanın üzerinde, üç tarafı sarp kayalıklarla çevrili, sadece, batı yamacındaki Mazı yaylasından ve dar bir şerit üzerinden ulaşılabilen, tabla şeklinde bir tepenin üzerine inşa edilmiştir. Kale içindeki sarnıçlar, depolar, barınaklar, burçlar, gizli tüneller harap hallerine rağmen zamana meydan okurcasına varlıklarını sürdürmektedirler. Kalenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemekle birlikte, her devirde, çevresinde yaşayan devletlerin son savunma noktası olmuştur. Son olarak, son Karamanoğulları Beyi, Pir Ahmet Bey tarafından, Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ile “Sultan Alanı” mevkiinde yaptığı savaş öncesinde, hanımı, kızı, kıymetli hazineleri, özel eşya ve evrakları en güvenli yer olarak seçilen Mennan Kalesi’ne gizlenmiştir.

Karamanoğulları ordularını yenen Gedik Ahmet Paşa, aldığı bilgiler doğrultusunda Mennan kalesine saldırır. Kale, Yusuf adında bir komutan ve emrinde bir avuç muhafız tarafından korumaktadır. Kale bu azgın saldırılara günlerce direnir. Pir Ahmet Bey, Sultan Alanı yenilgisinden canını zor kurtarmış ve birkaç adamıyla birlikte Bergüm Yaylasına (Çamlıca köyü üzerinde) kaçarak gizlendiği tepeden Mennan kalesindeki mücadeleyi izlemektedir. Gedik Ahmet Paşa, toplarını Mazı yaylasından kızaklarla kaleye yaklaştırmaya başarır. Kale burçları ve duvarları top ateşiyle dövülmektedir. Daha fazla direnemeyeceğini anlayan komutan Yusuf teslim bayrağını çekerek kaleyi teslim eder. Aile fertleri ve hazinesinin esir alınışını karşıdan gören Pir Ahmet Bey, büyük bir üzüntüye kapılarak bayılır. Ayıldıktan sonra “ Ah.. benim evlad ve ayalim Osmanlı eline mi düşecekti..Bana şimden geri dirlik haramdır “ diye bağırarak kendisini uçurumdan aşağı atmıştır. Gedik Ahmet Paşa esir aldığı aile fertleri ve hazineleri yanına alarak İstanbul’a götürmüştür. Karamanoğulları askerinin çoğu kılıçtan geçirilmiştir. Kurtulmayı başaran bazı konutanlar da “ bu utançdan sonra buralarda yaşayamayız “ diyerek emirlerindeki askerler ve ailelerini de alarak güneye, Adana istikametine doğru çekip gitmişlerdir. Bu savaş 1474 yılında olmuştur. Tarihi kaynaklara göre de Osmanlı Paişahı 1475 yılında yayınladığı bir fermanla tüm Karamanoğulları toprağının Osmanlı topraklarına katıldığını ilan etmiştir.

İşte, bu ünlü Menna Kalesi, Anadolu Selçuklu Hükümdarı’nın, “ ovaların arkasına geçip yurt tutun, fetihler yapın ve oraları idare edin” buyruğu ile , Balkusan köyü bölgesine 1228 yıllarında yerleşmeye başlamış olan Karamanoğulları Oymağı’nın son savunma noktası olma özelliğini de taşımaktadır. Bu bilgilerin esas kaynağı Karamanoğulları Beyliğinin yazılı tek tarihi olan “ Şikari Tarihi” dir. Bu eserin Türkçeleştirilmiş bir nüshası Karamanoğlu Mehmet Bey Dil ve Kültür Vakfında bulunmaktadır. Bu bilgiler Araştırmacı-Yazar Sayın Halit BARDAKÇI tarafından yazılmış olan “ Bütün Yönleriyle Ermenek “ isimli kitapta da geniş şekilde yer almıştır. Ayrıca, Prof. Feridun Nafiz UZLUK tarafında yazılan “ Karamanoğulları Hakkında İki Ağıt “ isimli eserde de, bu hazin yenilgi ve Gedik Ahmet Paşa’nın, Karaman ülkesini yıkıp yakması üzerine, Aşık Muslu isimli ozanın bir destan yazdığını bildirir.

Bu destandan bazı dörtlükler ;

Gedik Paşa geldi, otağ kuruldu,
Pir Ahmet Paşa’ya soru soruldu.
Boyunlara kalın zincir vuruldu.
Gedik Paşa etme, elden say bizi.

Çoban ölür sürü kalmaz dağılır,
Sarı inek sağ oldukça sağılır.
Vezirleri sorgulara çağrılır.
Gedik Paşa etme, elden say bizi..

Yeşil Bayrak kalelerden söküldü,
Çoluk çocuk sokaklara döküldü.
Kale yandı, ahalisi sürüldü,
Gedik Paşa etme, elden say bizi..


Aşık Muslu, yurdu yıkık görünce,
Beylerini boynu bükük görünce,
Destanını göz yaşıyla silince,
Gedik Paşa etme, elden say bizi…

İşte, yöremizde bulunan bu eski ve ünlü kalenin son tanıklık ettiği hazin yenilgi öyküsü de bu destanlarla akıllara kazınmıştır. Mennan Kalesi araştırmacıları ve ziyaretçileri beklemektedir. Ne var ki, beklenen bu bilimsel özellikli ziyaretçiler gelmezken, kale, define avcıları tarafından çok sık ziyaret etmekte ve kazılarla tahrip etmektedirler. Gelecek yazımızda, batıya doğru Arnabuda (Arnava) Krallığı ve Kalesi’nden devam edeceğiz….

DERLEYEN : Araştırmacı Av. Naci SÖZEN

Hiç yorum yok: