YAŞARKEN ÖLDÜRÜLEN, ÖLÜNCE YAŞATILAN KAZANCILININ ÖYKÜSÜ
Ermenek ilçe Nüfus Müdürlüğüne, bir kaç sene önce gelen bir yazıda, Kazancı Kasabası nüfusuna kayıtlı olduğu bildirilen bir vatandaşın “Askerlik Yoklaması Kaçağı” olduğu bildirilerek, bu kişi hakkında ayrıntılı bilgi verilmesi istenmektedir. Kayıtlardan kişi hakkında açık bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Kişinin adı Mehmet YALÇIN olduğundan bu soy ismin Gökçeler /Tepecik mahallelerinin birinde olduğu söylenir ve muhtarlar çağrılır.
Gelen evrak üzerinden muhtarlarla yapılan görüşmelerde, mahallelerde bu isimde bir kişinin yaşamış olduğu hakkında bir bilgiye ulaşılamamıştır. Muhtarlardan, mahallelerine gidip yaşlı ve yakını sayılabilecek kişilerle görüşülmesi ve neticede elde edilecek bilgilerin müdürlüğe sunulması istenir. Muhtarlar mahallelerine döner ve mevcut tüm yaşlılarla görüşür, Yalçın soyadını taşıyanlarla görüşür, fakat, böyle bir insanın asla yaşamadığı, hatta doğmamış olduğu söylenir. Sonuçta, hakkında bilgi istenen kişinin Kazancı kasabasıyla bir ilgisi olmadığı kararına varılır.
İlçe nüfus müdürlüğü ilk gelen yazıya “ bu isimde bir kişi bulunamadı” şeklinde yazılı bir cevap verir. Bu arada, aynı kişi için aynı ve benzer konularda gelecekte de yazılar gelebileceği düşünülerek, Gökçeler mahallesi muhtarına “ Mehmet Yalçın ismine göre bir ölüm tutanağı hazırlamasını ve nüfusa getirmesi” istenir. Muhtarın ölüm tutanağı sonunda, Mehmet YALÇIN isimli bir kişi kasabada yaşamış ve ölmüş gibi işlem yapılarak, nüfustan da düşme işlemleri tamamlanmıştır.
Bu işlemlerden birkaç yıl sonra, Ermenek İlçe Nüfus Müdürlüğüne gelen bir yazıda, Kazancı doğumlu Mehmet YALÇIN isimli bir kişinin, İzmir’de nüfus cüzdanı yenilemek için müracaat ettiği bildirilerek, kayıtları istenmektedir. Gelen evraklardan anlaşıldığına göre, bu kişi, eski nüfus cüzdanını Mersin bölgesinden 1968 yılında almış, İzmir’de değişim için müracaat etmiştir. Yazıya cevap olarak bu isimli kişinin ölmüş olduğu ve nüfustan düşüldüğü bildirilir. Bu cevap üzerine, sonradan anlaşıldığına göre, adam mahkemeye başvurarak halen yaşamakta olduğunu kanıtlama mücadelesine girmiştir.
Kazancılı Mehmet YALÇIN, mahkeme kanalıyla yaşamakta olduğunu ispat ederek karar alıyor. Bu sonuç Ermenek’e henüz gelmemiştir. Mahkemenin devam ettiği sırada konu yine mahalle muhtarlarına iletilmiştir. Bu konunun konuşulduğu bir ortamda, Gökceler mahallesinin en yaşlı kişisi olan Telli Hüseyin bir anda yerinde fırlıyor. Çocuklar bildim diye bağırır. Herkes dikkat kesilir. Yalçın soy ismini taşıyan aile fertlerinde bir kadının, yıllar önce erkek bir çocuğu olmuş ve çocuk yeni doğduğunda Kazancı dışına çıkarılmış, nereye götürüldüğü, sonunun ne olduğu hakkında bilgi alınmamıştır. Kısacası, aranan kişinin Kazancıda doğmuş olduğu ortaya çıkarılmıştır. Fakat, nasıl bir işlem yapılacağı bilinmemektedir.
Bu mahkeme sürecinin başlamasından iki yıl sonra, ilçe nüfusa bir resmi yazı daha gelir. Kazancı doğumlu Mehmet YALÇIN, Kütahya ilçelerinin birinde ölmüştür. Resmi ölüm raporunu alan nüfus idaresi tutuşur. Çünkü, adam birkaç yıl önce düzmece raporla öldürülmüş ve kayıttan düşülmüştür. Durumu düzeltmek ve sorumluluktan kurtulmak için el birliğiyle hareket edilerek, gerçekte o sırada ölü olan Mehmet YALÇIN, önce yaşatılır, daha sonra öldürülür ve kayıttan düşülür.
Görüldüğü üzere, garip Kazancılı, yaşarken yaşadığı anlaşılamadığından, el birliğiyle kağıt üzerinde öldürülmüştür. Zaman gelip yaşadığı anlaşılınca ne yapılacağı bilinememiş, imdada yetişen Ecel/emir vaki olup öldüğünde, bizim garip, önce yaşatmak zorunda kalınmış ve daha sonra öldürülmüştür. Kazancılıların öykülerine başladığımızda, bir çok Kazancılının ekmekleri/aşları peşinde gurbet yollarına düştüğü, çok azının ise kaderlerinden kaçmak için uzaklara gittiğini yazmıştık. Bu olay karşısında, yeni doğduğu sırada gurbete düşürülen ve nerede, nasıl yaşadığı hiç bilinmeyen, varlığı bile hafızalardan silinen bu Kazancılının öyküsünü nasıl tasnif ederiz. Demek ki, herkesin bir öyküsü var, her öykü bir birinden farklı….. Başka bir Kazancılı Öyküsünde buluşmak üzere….
DERLEYEN : Araştırmacı Naci SÖZEN
.
21 Ağustos 2007 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder