21 Ağustos 2007 Salı

Damla Bal Çeşmesi

DAMLA BAL ÇEŞMESİ


Torosların bağrındaki Damla Bal Çeşmesini gören ve Öyküsünü bilen var mı? Akdeniz sahillerinde tatilinizi geçirdikten sonra, Anamur’dan, Abanoz yaylası – Kazancı Kasabası ve Ermenek istikametinden Orta Anadoluya ulaşmak için yola çıkarsanız, Çeltikci ve Bahşiş köylerini , Akköprü’yü geçer ve keskin virajları çam ağaçları içinde dönmeye başlarsınız.

Yolculuğunuz son çay kavesinden sonra, karşınıza çıkan heybetli Toros dağını döne, döne tırmanıp Kaş yaylasına ulaştığında, kendinizi gökyüzde hissedersiniz. İşte bu zorlu tırmanışa başladıktan hemen sonra, karşınıza etrafı çiçeklerle süslü, duvar başlarında saksıların bulunduğu, ortada küçük bir çeşmenin nazlı, nazlı aktığı, adeta bir parka dönüştürülmüş bir köşe görürsünüz. Hatta, bazı insanların ellerinde kovalarla çeşmeden su doldurup çiçekleri sulamaları dikkatinizi çeker. Çünki, bu kişiler duran arabalardan inmiş yolculardır.

Sizde aracınızı bir kenara çekip inerseniz, çeşmeye doğru yaklaştığınızda küçük bir
tabelada “ lütfen çiçekleri sulayın “ yazısını görürsünüz. Burada sürekli kalan kimse olmamasına rağmen, her şeyin düzenli ve yemyeşil olmasının sırrı çözülmeye başlar. Çeşmeden bir su içmek için daha da yaklaştığınızda, çeşme kitabesinin başında aşağıdaki başlığı ve altında da duygu dolu satırları okursunuz. Şöyledir başlık ve satırlar ;

DAMLA BAL ÇEŞMESİ

- Derler ya, kelebeklerin ömrü kısa olur…
- Sende bizim kelebeğimiz oldun…
- Güzel yüzüne bakmaya doyamadan..
- Dönülmez diyarlara gittin..
- Bir su damlası gibi girdin hayatımıza..
- İçindeki sevgi, damla, damla aktı gönlümüze..
- Damlalar derya oldu..
- Okyanusa ulaşıp, sonsuzluğa kavuştun..
- Kim derdi ki, bir gün.
- Gözlerimizde yaş, kalbimizde bitmeyecek bir hasret..
- Bırakıp gideceksin..
- Seni bu sonsuz yolculuğa uğurlarken..
- Hep kalbimizde olacağını ve unutulmıyacağını ..
- Bil DAMLA gözlüm…
..AİLEN..
…….

Bu duygu, sevgi ve özlem dolu satırları okuyunca, sizde duygulanır ve çevrenizden bu köşe ve DAMLA BAL çeşmesinin öyküsünü sorarsınız. Bilenlerin anlattıklarına göre, yıllar önce tatillerini Anamur’da geçirip, Ankara’ya dönüş yolunda olan bir aile, bu köşedeki su sızıntısını görünce mola vermek için durdular. Küçük kızları Damla pınardan su içti ve etrafı inceledikten sonra “ baba, anne bu yer güzel bir park olsa, pınarın önüne bir çeşme yapılsa, çiçekler , güller dikilse, gelip geçenler sulayıverse, su içseler ve dinlenseler ne güzel olur değil mi? “ dedi. Ailesi de, “ haklısın kızım , çok güzel olur “ diye tasdik ettiler ve yollarına devam ettiler.
Gerçekte küçük Damla amansız bir hastalığın pençesindeydi. Bu yolculukdan bir müddet sonra küçük Damla bu dünyadan Melekler gibi kanatlanıp uçtu gitti. Sevenleri dayanılmaz acı ve gözyaşlarına boğuldu. Ailesi, günler sonra mola verdikleri yerde kızlarının söylediği şeyleri hatırladı. Bu istekleri bir vasiyet gibi değerlendirdiler. Bu yere gelip çeşmeyi yaptırdılar. Etrafı düzenlediler ve çiçeklerle donattılar. Çeşmenin üzerine de, bu satırları yazdılar, sulama ve bakım işini de yolculara emanet ettiler.

Sonsuzluğa akıp giden bu zaman çinde, gelip geçen yolcular bu köşede durur, su içerler, kovayı alarak çiçekleri sularlar. Çiçekler ve güller büyür ve açarlar. Çiçeklerden bal alan arılar, dallara çarpan rüzgarlar ve yağan yağmurlar küçük Damla ve Ailesinin sevgilerini, duygularını ve özlemlerini tüm evrene yaymakta , sonsuzluğa taşımaktadırlar...

Gözlem ve Derleme ;
Av. Naci SÖZEN
Kazancı / Ağustos 2001

Hiç yorum yok: