CEPHEDEN CEPHEYE KOŞAN BİR KAZANCILI – (2)
(Hacı Süleyman Oğlu Kasım Alisinin Öyküsü)
Cepheden cepheye koşan, Kazancılı Hacı Süleyman oğlu Kasım Alisinin hayat hikayesinin, Afyon Kocatepe’den, İzmir Kadifekale’ye uzanan bölümü ile devam ediyoruz. Filistin cephesinden sağ dönebilen bir kişi olarak, baba ocağına geldiği tarihten 4 ay sonra Kasım Mustafa kızı Sultan (Özkan) ile evlendirilmiş, bir ay sonra ise, Kuvayı Milliye Kuvvetlerine katılması için sevk kağıdını almıştır. Gerekli hazırlıkları yaparak herkesle vedalaşmış ve Ermenek yollarına düşmüştür.
Bölgeden toplanan askerler, topluca Silifke eğitim merkezine gönderilmiştir. Burada, bir müddet eğitim alan erler, Konya üzerinden Akşehir Ordu Karargah merkezine intikal etmişlerdir. Bu sıralarda, Ordu Karargahı Akşehir’dedir. Ulu Önder Atatürk, Meclis Kararı ile “ Başkomutan “ olarak atanmış olup, O’da Akşehir’de Büyük Taarruzun planlarını yapmaktadır.
Yunanlılar, işi iyice azıtmışlar ve Ankara hedefleri olmak üzere Batı Anadolu’da ilerlemektedirler. Akşehir’de toplanan kuvvetlerin taarruz başlatması kaçınılmazdır. Birlikler, silah , teçhizat, giyecek ve yiyecek yönünden sürekli donatılmaktadır. Son hazırlıklardan sonra, Kasım Alisinin birliğine, geceleri yürüyüş, gündüzleri çalılıklarda gizlenmek kaydıyla, Kocatepe istikametine hareket emri verilir. Batı cephesinde Kazancıdan çok sayıda insan savaşa katılmış olup, kayıtları tutulmadığından tam listesi ve akibetleri bilinmemektedir. Bu sıralarda, Merhum Tahir Hoca (Tuncel) Isparta-Burdur civarındaki asker toplama yerinde görevlidir. Buraya gelen Anamurlu erlerle görüşmüştür. Şahasanlardan birisi de Yunanlıların toplandığı esir kampında görevliydi.
Kasım Alisinin birliği, gündüzleri gizlenip, geceleri ilerleyerek, Yunan birliğinin hemen bitişiğine kadar yaklaşmıştır. Bir sabah, 30 Ağustos günü, şafakla birlikte “ Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir.. İleri !!! “ emri verilmiştir. Toplar hep birlikte gürlemiş, ağır makineli tüfekler düşman mevzilerine mermi yağdırmış ve asker silahıyla “Allah, Allah” nidalarıyla saldırmıştır. Çok geçmeden, Yunan mevzileri dağılır, bir tek Çiğiltepe mevzisi direnir. Atatürk, bu birliğin Komutanı Albayı telefon başına çağırarak “ iki saat içinde karşı tepenin alınmasını emrediyorum “ demiştir. Aradan iki saat geçmesine rağmen tepe alınamamış ve telefonla, Komutan tekrar karargahtan aranmıştır. Telefon başına giden Albay, Başkomutan Mustafa Kemal ile görüşmüş ve “ emrinizi yerine getirememiş olduğumdan kendimi affetmiyorum, beni affedin “ dedikten sonra, telefon kapanmadan tabancasını şakağına sıkarak hayatına son vermiştir. Kasım Alisi, hatıralarında, bu olayı “ düşman elinden alınması geciken mevzinin komutanı Albay, kendi tabancası ile kendisini idam etti “ şeklinde kayda geçirmiştir. Bu intihardan birkaç saat sonra, bu tepede ele geçirilmiş olup, Yunanlılar tam bir bozgun halinde geriye doğru dağılarak kaçmaya başlamışlardır. Bu Çiğiltepe savaşı ve intihar olayı, başka kaynaklarda da aynen anlatılmakta olup, bu olay, Kurtuluş Savaşımızın en trajik, fakat, Vatan savunması anlamında, “en anlamlı ve örnek olayı” olarak kabul edilmektedir.
Yunan ordusu, İzmir’e doğru kaçarken, Türk Ordusu da peşinden kovalamaya başlamıştır. Bu kaçış ve kovalama İzmir’de, 9 Eylül günü sona ermiştir. Yunanlılar kaçarken, önlerine çıkan her köy ve kasabada katliam yaparak, yakıp yıkarak yol almışlardır. Manisa’nın bir köyüne geldiklerinde, öldürülmüş olan 35 kişinin üst üste yığıldıkları, insanların vücudundaki yağ tabasının erimiş olduğu ve ceset kokusundan şehitlere yaklaşılamadığı hususları Kasım Alisinin hatıralarında yer almaktadır.
Ordu, İzmir’e ulaşmış ve Yunanlılar gemilerle kaçmayı sürdürmüşlerdir. Kasım Alisi, İzmir sokaklarında günlerce nöbet tuttuğunu anlatmıştır. Bu zaferden 18 ay sonra terhis ediliş ve zor bir yolculuktan sonra, baba ocağı Kazancıya, tekrar sağ salim dönmüştür. Daha 18 yaşına basmadan cephelere sevk edilmiş olan gazimiz, bu kadar savaş ve badire atlatmış ve köyüne dönmek nasip olmuştur. Kazancıda uzun bir hayat süren kahramanımız, çiftçilik yapmayı sürdürmüştür.
Nihayet, 1960’lı yıllarda, yaşlı bir Kazancılı olarak, Ermenek ilçesine gitmek için bir minibüse yolcu olarak binmiş ve yola çıkılmıştır. Araç, Çavuş alanı üst taraflarında yoldan kaymış ve yan yatmıştır. Arabada bulunan onca yolcu içinden, sadece, Gazi Kasım Alisi hayatını kaybetmiştir. İşte, hayatın cilvesi ve kaderin böylesi de bu olmalı.. Cepheden cepheye koşarak yaşanmış bu kadar savaş ve sonrası hayat mücadelesinden sağ olarak çıkmayı başaran Gazimiz, basit bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Bu aziz Vatanın düşmanlardan kurtarılması ve sonrası, bilinen saldırılardan korunması için mücadele edenleri, şehit olanları ve gazileri saygı ve rahmetle anıyoruz ve fedakarlıkları, mücadeleleri ve cesaretleri karşısında saygı ile eğiliyoruz. Başka bir Kazancılı öyküsünde buluşmak üzere….
Yazan ; Av. Naci SÖZN , Haziran 2007 / ANKARA
21 Ağustos 2007 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder