7 Haziran 2008 Cumartesi

Sıradışı Bir Başarı Öyküsü - (4)

KAZANCILI İBRAHİM TÜRKER’DEN SIRADIŞI BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ –(4)
( Kazancılı Bir Lise Öğretmeni )


Ereğli İvriz Köy Enstitüsü mezunu üstün başarılı dört yeni Köy İlkokulu Öğretmeni, okullarının teklifi üzerine, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü giriş sınavlarına katılmak üzere, kara tren ile gece yolculuğu yaparak, bir sabahın karanlığında, kendilerini, tarihi “ Ankara Garı / Tren İstasyonu “ ortamında buldular. Bu başarılı gençler, Mehmet KARAMAN, Mevlüt KOCA, İrfan YILMAZ ve Kazancılı İbrahim TÜRKER’di. Sınav için seçilen beşinci kişi olan Kazancılı Dede UĞUZ, Kazancı İlkokulunda başlamış olduğu öğretmenliği bırakmak istemediğinden sınav yoluna çıkmamıştı.

Ankara Tren Garı, Milli Mücadele sürecinden itibaren, nice yolculukların başladığı ve bittiği yer olmuş, Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşları, coşkulu törenlerle, sayısız kere buradan uğurlanıp karşılanmışlardı. Ankara’yı ilk kez gören bu genç eğitimciler, yüzlerinden okunan heyecan ve sevinç duyguları içinde, meraklı bakışlarını çevrelerinde gezdirirken, yerini sordukları Gazi Eğitim’e bir an önce ulaşmayı istiyorlardı.

Kazancılı İbrahim TÜRKER, diğer arkadaşları gibi, elinde sımsıkı tuttuğu resim malzemesi torbası ile Gazi Eğitim kapısından içeri girdi. Türkiye’nin dört bir yanındaki Köy Enstitüsü, Liseler ve dengi okullardan seçilmiş başarılı kişiler, son kez tabi tutulacakları bu seçme sınavı için okul bahçesini doldurmuşlardı. Saatler dokuza yaklaşırken bir yetkili kalabalığa yaklaşarak sınav hakkında bilgiler verdi. Herkese resim malzemeleri dağıtıldı. Katılımcılardan, bir yağlıboya resim yapmaları istendi. Ellerindeki malzeme torbalarını duvar diplerine bırakan genler, verilen resim malzemesi ile bahçe duvarlarının diplerine dağılmıştı. Herkes gibi İbrahim TÜRKER’de çok heyecanlıydı. Sınavı kazanamaz ve Karaman’ın Mandasun köyüne geri dönmek zorunda kalırsa ne yapacaktı.

Sınav sonuçları aynı gün akşam üstü açıklandı. İvriz’den gelen bu dört kişi de sınavı kazanmıştı. Köy Enstitülerinden gelip sınavı kazananların sayısı 10 kişi, tüm okullardan gelip sınavı kazananların sayısı 40 kişiydi. Bu yoğun ilgi ve başarı nedeniyle, Gazi Eğitim bünyesinde “ Resim-İş “ bölümüne ikinci bir şube (sınıf) açılmıştı. Çekilen kuralar sonunda Kazancılı İbrahim TÜRKER A grubuna, diğer 3 arkadaşı da B grubuna düştüler. Hayallerinde yaşattığı “ Yüksek Öğrenim Görmek “ hedefi gerçekleşmeye başlamıştı. Bu merkezdeki eğitimini yine üstün bir başarı ile tamamlayarak 1950 yazında Resim-İş /Lise-Ortaokul Öğretmeni olarak mezun oldu.

Kazancılı İbrahim TÜRKER, yüksek öğretimini de tamamlamış olarak, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kura ile yerleri belirlenecek öğretmenler arasında yer almıştı. Kurada Kayseri Lisesi çıktı. Sonuçtan çok memnundu. Fakat, yakın arkadaşı olan Kayserili Mehmet KALAYCI koşarak yanına gelip, kendisinin İslahiye Ortaokul, Resim-İş Öğretmenliği kurasını çektiğini, kura yerlerini değişirlerse memleketi olan Kayseri’ye gidebileceğini söyleyerek, teklifini kabul etmesi konusunda yalvaran ifadelerini ısrarla tekrarladı. İbrahim TÜRKER, arkadaşına “ benim yetişme ilkelerime göre Anadolu’nun her köşesinde hizmet vermek benim için mutluluktur, sorun değil” diyerek kura yeri değişme teklifini kabul etti.

Gazi Eğitim mezunu genç öğretmenler, Ağustos 1950 ayı maaşını peşin alarak, üç yıl birlikte oldukları arkadaşlarıyla vedalaşıp, Eylül ayında yeni görev yerlerinde olmak üzere Ankara’dan yurda dağıldılar. Kazancıda bir ay izin kullanan öğretmenimiz hemen yollara düşerek, Suriye sınırımızda küçük bir şehir olan İslahiye ilçesine vardı. İlk geceyi küçük bir otelde geçirip, sabahleyin okulunu buldu. Okulda, yaklaşık 120 öğrenci, müdür ve üç öğretmen bulunuyordu. İnsanlarımızı eğitmek, çocuklarımıza ve gelecek nesillere aydınlık ve ışık saçmak ülküsüyle yanıp tutuşan öğretmenimiz, huzurlu ve samimi bir ortam bulmanın da etkisiyle gece gündüz çalışıyor, biraz daha fazlasını öğretmek için çabalıyordu. Bu görev ortamı fazla uzun sürmedi. Sekiz ay sonra Askerlik Hizmeti için sevk emri gelmişti. Bu okuldan da buruk bir hüzünle, öğrencileri ve öğretmen arkadaşlarıyla vedalaşıp ayrıldı.

Adana Askerlik Şubesinden evraklarını alan Kazancılı, Ankara Yedek Subay Okuluna katıldı. Buradaki eğitimi başarı ile tamamlayarak Topçu Asteğmeni (Yedek Subay) rütbesini aldı. Atandığı 7. Kolordu Komutanlığı (Diyarbakır) bünyesinde askerlik görevini başarı ile tamamlayarak terhis oldu. Bakanlık tarafından Siirt Ortaokulu öğretmenliğine tayin edildi. Anlarını kaleme aldığı kitap taslağında, Siirt günlerinin anlatıldığı sayfada şu bilgiler yer almıştır. Özetle, “ Siirt ili kendine özgü özellikleri olan bir ilimizdir. Şehirdeki tüm evler, çatısız, düz damlı ve etrafları yüksek duvarlarla kaplı yapılardı. İnsanlar, yaz sıcağında bu damlarda yatıyorlardı. Resmi kurum görevlileri ile yerli halk farklı yaşam sürdürürlerdi. Halk kendi aralarında Arapça konuşuyordu. Türkçe ve Arapça olmak üzere iki dilli bir yaşamla karşılaşmıştım. Bu ilde iki yıl öğretmenlik yaptım. Çevre kültürleri, tarihi yerleri, köyleri ve yer altı evlerini tanıma fırsatı buldum.” Bu tespitlerde dikkatimizi çeken önemli bir husus, 1953 yıllarında, bu ilde konuşulan iki dilin Türkçe ve Arapça olması ve bu gün ayırımcılığın en üst düzeyde olan Kürtçe dilinin konu edilmemiş olmasıdır. Muhtemelen, o yıllarda, bu merkezde Kürtçe konuşan nüfus yok denecek kadar azdı.

Kazancılı Lise Öğretmeni İbrahim TÜRKER, Siirt Ortaokulun görevinden sonra, hayatında bir çok konuda dönüm noktası sayılabilecek olayların gerçekleşeceği Maraş iline lise öğretmeni olarak atandı. Bu şehirdeki öğretmenlik görevi 1954-1960 yılları arasında yaşandı. Burada tanıştığı Maraşlı (şimdilerde Kahramanmaraş) öğretmen merhum Gülderen Hanım ile tanışıp evlendi. İşte, anılarında ve yazılarında yer alan “ Köye Gelen İlk Yabancı Gelin “ tanımı, eşi, öğretmen Gülderen Hanım için kullanılmıştır.

Maraş Lisesi görevi, yıllarca süren, çok başarılı ve huzurlu bir eğitim dönemi olmuştur. Öğretmenlik ile yöneticiliği birlikte yürütmüş, öğrencilere karşı, sert ve despot davranan müdürün yönetimine karşı çıkmış ve kendisi gibi düşünen görevlilerce desteklenmiştir. Bu davranışları nedeniyle öğrencileri arasında çok sevilmiş ve saygı duyulmuştur. Davranışlarına karşı çıktığı lise müdürü aleyhine Maral sokaklarında yürüyüş yapılmış, bu olayın haberi ve resimleri yerel gazetelerde yayınlanmıştı. Resimlerin incelenmesi sonucu, yürüyüşü yapanların önünde lise son sınıfının çok başarılı öğrencilerinden bir kaç kişi de vardı. Okul müdürü, olaylara öncülük eden bu öğrencilerin okuldan atılmalarını istiyordu.

Maraş Lisesi müdürü M. YÜZBAŞIOĞLU tarafından, aleyhine yürüyüşe katılan, son sınıf öğrencileri, okuldan atılmaları isteğiyle disiplin kuruluna verilmişti. Bu konudaki kararı, Kazancılı Öğretmen İbrahim TÜRKER’in Başkanı olduğu “ Okul Disiplin Kurulu “ verecekti. Kurul toplantısında konuşan başkan “ okulun bitimine az bir zaman kala, bu başarılı öğrencilerin okuldan atılmaları gibi, telafisi imkansız sonuçlar doğuracak olan bir kararın alınmasına gönlüm razı değildir. Bu öğrenciler, yürüyüş yapan haktan insanların teşvikleriyle istemeden katılmışlardır. Ceza verilmemesini arzu ediyorum” şeklinde bir konuşma yapmıştır. Bu sözler, kurul üyelerini de etkilemiş ve öğrencilere, sadece, birer “ tekdir” cezası verilerek okullarını bitirmelerine imkan sağlanmıştır. Bu öğrenciler, liseyi bitirdikten sonra üniversitelerin çok iyi bölümlerini kazanmışlar ve doktor, mühendis, öğretmen olarak, uzun yıllar süren, yararlı devlet-millet hizmetinde bulunmuşlardır. Kendileri lehine davranan ve mesleklerini kazanmalarında çok önemli katkıları olan öğretmenleri İbrahim TÜRKER’i hiç unutmamışlar, yıllar boyu arayıp saygılarını sunmuşlar, karşılaştıkları yerlerde hürmetle ellerine sarılıp öpmüşlerdir. Eğitimci İbrahim TÜRKER, anılarında, müdürü ile arasının açılmasını ve görebileceği mesleki kayıpları göze alarak, bu öğrencileri lehine davranışlar sergilemiş olmaktan hiç bir zaman pişmanlık duymadığını, aksine, topluma kazandırdığı bu gençler için daima mutluluk duyduğunu dile getirmiştir.

Bu olaydan sonra müdürle arası açılmış ve diğer öğretmenlerle de arası açık olan müdürü, haktan şikayet edenler olmuştur. Bakanlıktan gelen müfettişler, çok yönlü incelemeler yapmışlar, zamansız olarak, müdür dahil bir çok öğretmenin ataması çıkarılmıştır. Tabidir ki, bu atananlar arasında hedef kişi olan İbrahim TÜRKER’de vardır. Ankara merkezden bir okula atama istemiş olan öğretmenimiz, Ankara’nın Çubuk ilçesine atandırılmıştır. Bu ilçede göreve başladığı günlerde, ikinci bir kararla, Ankara Merkezde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı Film-Radyo-Televizyon Merkezi’ne atanmıştır. Böylece, Kazancılı İbrahim TÜRKER için uzun yıllar sürecek olan “ Ankara Günleri ” başlamış oluyordu….


( Gelecek Sayıda “ Kazancılı Öğretmen İbrahim TÜRKER’in Ankara Günleri “ ile devam edeceğiz.. … )




DERLEYEN : Araştırmacı-Yazar Naci SÖZEN , Mayıs 2008 /ANKARA

Hiç yorum yok: