20 Ocak 2008 Pazar

Ermenekliye Nerelerde Rastladım ? (6)

ERMENEKLİYE NERELERDE RASTLADIM ? – (6)



İstanbul (Yeşilyurt) Hava Harp Okulu giriş sınavlarının ilk adımlarını teşkil eden yazılı sınav, mülakat, spor ve sağlık raporu bölümlerini başarı ile geçen aday öğrenciler olarak, sınavın ikinci aşaması olan paraşüt atlama ve pilot kabiliyet ölçülmesi bölümleri için Eskişehir /İnönü Türkkuşu Eğitim Merkezine intikal etmiştik. Bu merkez, Türk Hava Kurumuna bağlı bir kuruluş olarak, ilk defa sınavlara dahil edilen “ paraşüt ve uçuş “ sınavı safhalarını, Hava Kuvvetleri Komutanlığı için icra etmeyi üstlenmişti. Karaman Lisesi bitiriş sınavlarını takiben, yani, Haziran 1969 ayı sonlarında, önce İstanbul, sonrasında Eskişehir ilindeydim.

Eğitim Merkezinde bulunan tüm öğrenciler, diğer görevli personel ve pilotlar dahil önceden tanıdığım hiçbir kimse yoktu. Çevremdeki herkesi yeni tanımaya çalışmaktaydım. Temmuz 1969 ayı ortalarında, zamanın popüler parçaları olan “ Dağlar Kızı Reyhan, O Ağacın Altını, Zeytin Gözlüm ” radyolarda sürekli çalıyordu. Hafta sonları, tahsis edilen otobüslerle Eskişehir merkeze gitmek tek eğlencemizdi.

Yaz sıcağında ve tozlar içinde, gün boyu, sürekli eğitim yapan öğrencileri biraz rahatlatmak için, zamanın tek eğlencesi olan sinemaya gidilmesi planlanmıştı. Bir akşam, tahsis edilen otobüslerle, merkezin bulunduğu İnönü kasabasına yakın olan Bozüyük ilçesine doğru yola çıkıldı. Bir yazlık sinemanın önünde duruldu ve herkes bilet kuyruğuna girdi. Sinema bir bahçe içerisine kurulmuştu. Oynayan filmi hatırlamıyorum. Henüz bir arkadaş edinemediğimden sıradan bir sandalyeye oturdum. Film başladığında, yanımdaki sandalyelere de oturanlar oldu. Filmin birinci bölümü izlendi ve ara verildi.

Filime verilen ara ile birlikte, etrafı bir telaş, koşuşturma ve gürültü sarmıştı. Çocuklar, gazoz, çekirdek ve simit satmaya çalışırken, seyirciler büfelere saldırıyorlardı. Ben ise, harcayacak param da olmadığından, yerimde oturmaya ve etrafı izlemeye devam ediyordum. Bu sırada, çevremde oturan insanlardan birinin Ermenekli olma olasılığı, sıfır seviyesindeydi. Bir aydan beri yaptığım araştırmalarda, bir kaç Konyalı bulmuştum, fakat, Karamanlı ve Ermenekli kesinlikle yoktu.

Sağımda oturan kişinin bizden daha yaşlı ve öğrenci olmadığını fark ettim. Eğitim Merkezinden bir kişi görüntüsü vermesine rağmen kendisini ilk defa görüyordum. Bizlerin üzerinde tek tip tulum olduğundan askeri öğrenci adayı olduğumuz kolayca anlaşılmaktaydı. Kendisine doğru baktığımı gören bu kişi, benim sessizce oturmakta oluşumdan olacak, bana doğru dönerek ve ilerde taşkınlıklar yapan bizim arkadaşları göstererek “ böyle davranışlar askeri öğrenci adayına yakışmaz, kalplerini kırmamak için ikaz etmiyorum “ dedi. Bu konuşma ile yanımda oturan kişinin askeri bir kimliği ve rütbesi olduğu kesinleşmişti. Bu eğitim merkezinde, sivil statülü Hava Kurumu personeli ve resmi statülü Hava Kuvvetleri personeli birlikte görev yapıyorlardı.

Yanımda oturan kişinin, bana hitaben, arkadaşlarım için yaptığı bu tenkide “ evet haklısınız “ anlamında, başımı sallayarak ve sessizlik içinde cevap verdim. Bu kişi, beni oldukça sessiz ve durgun bulmuş olacak ki “ nerelisiniz ? “ sorusunu yöneltti. Soruya cevap verirken, ilçemin nerede olduğunu nasıl olsa bilemez diye düşünerek “ Ermenekliyim, Konya iline bağlı bir ilçe “ şeklinde cevap verdim. Bu cevap karşısında, şaşırmış gibi görünen kişi, vücudunu biraz daha bana çevirerek ve hafif bir gülümseme sergileyerek “ Ermenek nasıl bilinmez ? Göksu vadisi yamacında, üstelik ben de Ermenekliyim “ dedi. Bu cevap karşısında daha büyük şaşkınlık içine düşen ben oldum. Vücut olarak, bende ondan tarafa döndüm.

Anadolu’nun bir köşesinde, bir akşam vakti, yalnız başına film izlerken, yanıma gelip oturan bir kişi Ermenekli çıkmıştı. Üstelik, çevrede Ermenekli olmadığından emin olduğum bir sırada.. Bu duruma “ mucizeden başka bir şey denemez “ diye düşündüm. Konuştuğum kişi, adının Cahit SAYICI olduğunu, astsubay rütbesinde, İzmir ilinde görevli olduğunu ve eğitim uçaklarında akaryakıt kullanımının kaydı için kısa süreli bu merkeze geçici görevle geldiğini ve gelişinin ilk günü olduğunu anlattı. Ortaokulu Ermenek ilçesinde okuduğumu, SAYICI soyadında kişileri bildiğimi, hatta, ana cadde üzerinde “ Sayıcıların Kahvesi “ adıyla bilinen bir kahvehane olduğunu anlattım.

Filmin ikinci yarısı başlayınca sohbetimiz kesildi. Film bitince, merkeze dönüş yolunda, otobüste yan yana oturduk ve sohbete devam ettik. Tanışmamızı takip eden günlerde, birkaç kez daha sohbetten sonra ayrıldık. Harp Okulunu bitirdikten sonra, yani, 1972 Ağustos ayında İzmir iline intikal ettiğimizde, Ermenekli Başçavuş Cahit SAYICI ile tekrar karşılaştık ve sohbetlere devam ettik. Bu şehirde bulunan Ermenekli ailelerin düğünlerinde defalarca karşılaştık ve sıladan, batırma, ceviz, bandırma, kavurma böreği, sarı keş, arapaşı çorbası ve pekmez (Ermenek helvası) helvasından konuştuk.

Kural değişmemiş ve hiç tahmin etmediğim bir yerde ve zamanda, yine bir Ermenekli ile karşılaşmıştım. Tesadüfler beni şaşırtmaya bu olayla başlamıştı. Bakalım, başka nerelerde ve ne zaman, bir Ermenekli ile karşılaşacağım diyerek yolumuza devam ettik.

(Bakalım başka bir “ Ermenekliye Nerede Rastlayacağım “ diyerek bitireyim…)


Yazan : Av. NACİ SÖZEN (Em. Hv. Alb.)
Ocak 2008 / ANKARA

Hiç yorum yok: