20 Ocak 2008 Pazar

Kim Varısa Kaçsın...!!!

KİM VARISA KAÇSIN ..!!!!.


Heyyy..!! dere de , depe de…!!,
Şu Mihrab’ın yaka da…!!!
Canlı, cansız, kim varısa, kaçsın..!!
Gaya tekerleyeceğin…!!!
Bunu da bilsin ….!!!!!

Ülübü Goca (Durmuş)



YAKIMIN (MANİ) HİKAYESİ :


Kazancı Kasabası, Yukarı Mahallede bir Ülübü Goca (Durmuş) yaşardı.. Bizim çocukluğumuzda, iyice yaşlanmış, işe gitmiyor ve tek katlı bir evde oturuyordu. Gençliğinde, uzun süre “ Efelik “ yaptığı, deşduvan olduğu söylenirdi. Ben, kendisini az da olsa hatırlıyorum. Akyokuş tepesinin batı yamacında, halen, mirasçılarının sahibi oldukları geniş bir arazisi vardı. Bizim daha yakından tanıdığımız merhum Ülübü Ali (Şimşek) onun oğluydu.

Ülübü Goca, gençliğinde, Mihrabın yaka olarak bilinen bu tarlasının en üst kısmında, ekili olmayan arazide çalışıyor, eskilerin deyimiyle “ tarla çıkarıyor” idi. Ekili olmayan bu kısmın çalılarını kesmiş, taşlarını toplamış ve sabanla sürülecek duruma getirme aşamasına gelmişti.

Bu sırada, toprak altında köklü bir taşa rastladı. Taşı yerinde bıraksa, çift sürerken sabana takılır diye düşündü. Taşı ortaya çıkarmak ve dışarı atmak için çalışmaya başladı. Çevresindeki toprakları açınca, taşın daha da köklü ve büyük olduğunu görmesine rağmen yılmadı. Uzun uğraşlardan sonra, taş bütün haşmetiyle ortaya çıkarılmış, alt tarafında yeterince büyük bir çukur açılmıştı. Kırılması çok zor olacağından, taşın altı oyulmuş ve bir manevela yardımıyla yerinden çıkartılması ve dik yamacın dibindeki dereye doğru yuvarlanması en akılcı yoldu. . Bu dik yamacın dibinde, şimdilerde kullanılmayan yayla yolu geçiyordu.


Kaldıraç olarak kullanacağı ağacı yerine yerleştiren Ülübü Goca, bu taşı yerinden oynatmadan önce, yakanın aşağılarında veya yollarda hayvan veya insan olabileceğini düşünerek, taşın üzerine çıktı. Dere tarafını, gözle bir güzel kontrol etti. Sesinin olanca gücüyle bağırarak yukarıdaki tekerlemeyi (Mani) söyledi. Biraz bekledikten sonra “benden suç gitti “ diye mırıldanarak kaldıracın ucuna yüklenip “ Ya Allah !!! “ nidalarıyla bastırdı.

Bu hamle ile kaldıracın yerinden oynattığı büyük taş, yuvarlanacağı yerde, yarım turla, altındaki oyulmuş olan çukura düşerek daha sağlam bir yatak buluverdi. Bütün emekler boşa gitmiş, taş eski yerinden daha sağlam bir yere oturmuştu. Taş ile savaşını kaybettiğini gören merhum Ülübü Goca, sinirinden ne yapacağını bilemez halde, işi bırakıp köy yoluna düşerken, taşa doğru dönerek “ yahı …….. “ şeklinde birazda küfür içeren cümleler söylüyordu.

Kazancının renkli kişilerinden olan merhum Ülübü Ali, önceden yayınladığımız “Körkuyu’nun Dört Alisi “ isimli yazımızda da geçmişti. Kazacının geçmişine renk katan tüm insanları rahmetle anarak, herkese selamlar sunuyoruz….

Bir başka manide buluşmak dileğiyle…..



Derleyen : Av. Naci SÖZEN, Ocak 2008 / ANKARA

Not : Tüm yazılar ve siirler “ nacisozen.blogspot.com “ adresindedir.

Hiç yorum yok: