20 Ocak 2008 Pazar

Dinek Kulesi

DİNEK KULESİ ŞENLİK İÇİN BULUŞMA YERİMİZ OLACAK




Kazancı Kasabası ile Çatalbadem (Yukarı İrnebol) köyünün, sınır noktasında bulunan ve sadece bu iki merkezin değil, Taşeli yöresinin simgesi haline gelen, tarihin bilinmez derinliklerinden günümüze, hatta, sonsuzluğa doğru varlığını sürdüren/sürdürecek olan “ Dinek Kulesi “ çevresinde, buluşacağız, kucaklaşacağız, konuşacağız ve daha yakından “ bilişeceğiz “ diyoruz. Bu mutlu kucaklaşma, Kazancılılar ile Çatalbademliler arasında gerçekleşecektir. Bu sevincimiz ve isteğimizin nedeni, Çatalbadem köyünde, 12.01.2008 günü yapılmış olan halk oylaması (referandum) ile köy halkının büyük bir çoğunlukla, Kazancı Kasabası ile birleşme kararı almış olmalarının bizlere verdiği sonsuz mutluluktur.


Bir pazar akşamı, yani, 12.01.2008 günü, Kazancı internet sitelerini bir ziyaret etmek için tıkladığımda, ekrandan “ flaş, flaş “ ikazı ve “ son dakika “ başlığı ile başlayan haberi okudum. Haberde, Çatalbadem ve İkizçınar muhtarlıklarının, önceden yaptıkları müracaatlar doğrultusunda, bu iki köyde, 12.01.2008 Pazar günü, Kazancı Kasabası ile birleşme konusunda halk oylaması yapıldığı, oylama sonunda, Çatalbadem köylülerinin 270 EVET, 39 HAYIR oyu verdikleri, yani, birleşmeyi büyük bir çoğunlukla onayladıkları, İkizçınar (Aşağı İrnebol) köylülerinin ise onaylamadıkları hususları yer alıyordu. Bu haber, beni ve tüm okuyanları, bizzat yaşayanları, sevice, mutluluğa boğmuş, geleceğe karşı büyük umutların doğmasına yol açmış durumdadır. İnsanlarımızın yaşamakta olduğu bu mutluluklar ve umutlanmalar elbette haklı nedenlere dayanan olgulardır.


Çatalbadem köylülerinin almış olduğu bu tarihi kararın anlam ve önemi, tüm boyutlarıyla ele alınması ve herkesçe bilinmesi, algılanması ve geleceğe doğru aktarılması gereken gerçeklerdir. Gönlümüz, elbette, İkizçınar köylülerinin de bu birleşmeyi kabul etmiş olmalarını isterdi. Fakat, böyle bir sonuç hoşumuza gitmese de, onların vermiş oldukları kararı saygı ile karşılamamız gerekmektedir. Umudumuz, gelecek zaman içinde, bu köylülerin, bu kararlarını, yeniden gözden geçirecekleri yönündedir.


Kazancı ile Çatalbadem köyünün birleşme kararı almasında emeği geçen, başta Kazancı Belediye Başkanı ve Çatalbadem köyü muhtarı olmak üzere, tüm yetkili ve görevlilere, çalışmalara olumlu katkılar yapan ve destek verenlere ve de özellikle, oylamada “ evet “ oyu verenlere sonsuz teşekkürler eder, bu sonucun, başarılara ve dostluklara vesile olmasını gönülden dileriz. Yaz mevsimi boyunca, bu konu taraflar arasında sürekli konuşulmaktaydı. Zeyve pazarına gittiğimizde, her iki köyden sakinler ve okul arkadaşlarımız olan emekli memurlarla (Hüseyin Korkmaz, Mehmet Özkan, Mevlüt Keleş gibi.) konuşmalarımızda, birleşme fikrinin desteklenmesini istemiştik. Çünkü, birleşme, bütünleşme, büyüme, güç ve kuvvet demek iken, ayrışma, bölünme ve parçalanma, küçülme , zayıflama ve dağılıp kaybolma demekti. Türklerin genlerinde ve tarihsel geçmişinde var olan, istenmeyen olumsuz 14 özellikten biri de “ parçalara bölünme / ayrı baş çekme “ konusundaki meraklı davranışlarmış. Mete Han’dan buyana, devlet ne zaman güçlense ve sınırlar genişlese, ülke, oğullar, damatlar ve de güçlü komutanlar arasında paylaştırılırmış. Bir çok Türk Devleti, bu parçalara ayrılma ve iç çatışmalar sonucunda yıkılıp yok olmuş. Günümüzdeki siyasi bölünmeler ve kamplaşmalarda bu geleneğin bir devamı gibidir. Geçmişimizde var olan, “ küçük olsun, benim olsun, az olalım, ben olayım” alışkanlığı, siyasi ayrışmayı körüklemiş ve köklü geçmişe sahip olan siyasi varlıklar (sosyal demokratlar, merkez sağ gibi..) sayısız partilere bölünmüşler ve kendi kendilerini etkisizleştirmişlerdir. İşte, toplumumuzun ve yurdumuzun ayrıştırılma ve bölünmelere maruz bırakıldığı günümüzde, bu kötü gidişin aksine olarak “ BİRLEŞME” kararı vererek, güçlenmeyi ve gelişmeyi seçen Kazancılılar ve Çatalbademliler, her türlü övgüyü ve alkışlanmayı hak etmişlerdir.


Bu birleşmeyi, sadece günümüzün koşulları ve geleceğe yönelik ekonomik beklentiler gibi maddi konuların bir sonucu olarak kabul edemeyiz. Birleşmeyi, çok boyutlu bir geçmişin, günümüze ve geleceğimize uzanması saymalıyız. Kazancı Kasabası ve Yukarı İrnebol köyünün kuruluş tarihi, Karamanoğulları Beyliği zamanında ve takriben 1270 yıllarına rastlar. Şikari tarihine göre, Karamanoğulları, Balkusan köyüne 1228 yılında yerleşmişler, 1250 yılında Ermenek şehrini feth ederek merkez yapmışlar ve kitabesindeki bilgilere göre de, Alaköprü (Görmeli köprüsü) Karamanoğullarından Halil Bey zamanında, 1305 yılında inşa edilmiştir. Bu bölgede, Türkler öncesi devirlerde Çatalbadem köyü çevresindeki ören yıkıklarının olduğu yerde, zamanın en önemli şehir devleti olan Enebolu Krallığı, Kazancı çevresinde de Asar Krallığı yaşamaktaydı. Bu iki merkez arasında kız alıp verme olduğu, Köyönü çevresinde (Art Beleni) yarışmalar, şenlikler yapıldığı “ Kaleler ve Kralları “ dizimizde anlatılmıştı.


Türkler öncesi yöremizde yaşanan bu etkinlikler, Türkler sonrası da devam etmiştir. Öncelikle belirtelim ki, Masırlık mevkisinden başlayarak, Ayıoluğu, Oduncu Kalesi, Elmalıoluk, Dinek Kulesi, İlanlıca ve Akkuyu ekseninde, diğer bir deyişle, boydan boya doğu sınırımız , Çatalbadem köyü arazisiyle devam etmektedir. Bu uzun sınır boyunca 700 yıldan beri yaşanan birliktelik, fiziksel yakınlıktan öteye ruhsal ve kültürel yakınlıkların da temeli olmuş, taraflar yıllar boyu kız alıp vermişler, yemek sofralarını, sevinç ve üzüntülerini paylaşmışlardır. Gülnarlıların, Akkuyu mevkisinde tarla çıkarmak için başlattığı çalışmaya, Kazancılı ve Çatalbademli birlikte karşı koymuştur. Körkuyu şenlikleri için araştırma yaptığımız 2001 yılında, yayla şenliklerinin eskilere dayandığı, Yenicesu yaylası (Alankuyu) civarında, hasat sonrası şenlikler yapıldığı tespit edilmiştir. Çeşitli yarışmalar, oyunlar, at binmeler (cirit) ve güreşlerin yapıldığı bu şenliklere, Kazancılılar ile birlikte, sınır komşularımız olan Yörüklerin ve Yukarı İrnebolluların da katıldığı bilinmektedir. Hatta, Ata sporumuz olan güreş yarışmalarının birincisi için bir koç hazırlandığı, son şenliklerin birinde, Yukarı Mahalle Fakılar (Padişahlar) sülalesinden bir delikanlının birinci gelerek ödül koçu aldığı anlatılmaktadır.


Çatalbademlilerin bizimle olan yakınlığı ve kader ortaklığı bunlarla da sınırlı değildir. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, ülkemizde başlatılan aydınlanma çabalarında bile ortak hususlar vardır. Göksu’nun güney yakası olan “Karşıyaka “ yöresi köylerinde, bir zamanlar sadece Kazancı ilkokula sahipti. Bu dönemlerde, Çatalbademli çocukların okuması Kazancıya gelmekle mümkün oluyordu. Bu dönemin en canlı tanığı, halen bu köyde yaşayan ve Kazancıya gönülden bağlılığını her fırsatta söyleyen, Emekli Memur Sayın Mehmet TAŞDEMİR büyüğümüzdür. Kendisinin anlatımlarıyla, çocukluğunda, okula gitmek, okumayı , yazmayı öğrenmek onun için vazgeçilmez bir tutkuydu. Ailesine, gece gündüz, kendisinin bir okula gönderilmesi konusunda yalvarıyor, ağlıyor ve baskı yapmaya çalışıyordu. O zamanlar, en yakın ilkokul Kazancı merkezindeydi. Bu sızlanmalara dayanamayan aile, okulların açıldığı bir sonbahar sabahı, küçük Mehmet’i tatlı uykusundan uyandırdı. Evlerinin önünde duran eşekleri, ekmek, erzak, yatak ve yorgan yüklüydü. Babasının “ kalk oğlum, Kazancıya, okula gidiyoruz ” diye uyandırılmasını hiç unutmamıştır. Yürekleri yeni uçmaya başlamış bir güvercin kanadı gibi çırpınırken, kendisi yataktan fırlamış ve yemek bile yemeden yola düşmeye hazır olduğunu göstermişti.

Küçük Mehmet, babası ve yüklü eşekleri, aydınlığa doğru uzanan Kazancı yolunda ilerlerken, çocuk, sadece okulu düşünüyor, babası ise, “ bu çocuğu nereye bırakacağım, kime teslim edeceğim ? “ sorusuna cevap arıyordu. Kazancıda hiç akrabaları veya yakın tanıdıkları yoktu. Babası, “ bir aile bulamazsam, köy odasına bırakırım, nasıl olsa, bir hafta sonra oradaki duruma dayanamaz ve geri gelir” diye düşündüğünü sonradan açıklayacaktır. Bu üçlü, uzun yolun sonlarında, şimdiki, Dere Kahve’ye geldiklerinde, dere başında, bazı Kazancılılar unluk ve bulgurluk yıkamaktadırlar. Kazancılılardan biri, yaklaşan yabancılara “ uğurlar ola, yolculuk nereye ? “ diye seslenir. Selamlaşma tamamlanır ve çocuğun okula gitme isteğine dayanamadıkları, bunun için Kazancıya geldikleri söylenir. Kazancılı “ bu çocuğu kime bırakacaksın” “ diye sorar. Babanın, kime bırakacağını bilmediğini, köy odasına bırakmayı düşündüğünü duyan Kazancılı, hiç tereddüt etmeden “ eşeği durdurun, bekleyin “ der ve kalabalık içindeki hanımına seslenir. Yanlarına gelen hanımına “ bu çocuk bizde kalacak, okula gidecek, yüklerini bizim eve yıkıp gelin “ talimatını verir. Bu kişi Kamiller sülalesine mensup iyiliksever bir kişidir. Mehmet Beyin hayatı bu sözlerle değişmiş, bu ailenin yanında okulunu bitirmiş, sonrasında memur olarak Kazancı da görev yapmış, evlerinde kaldığı kişiyi ikinci atası saymış ve mezarının yapılmasın da bile emeklerini esirgememiştir. Kısacası, günümüzün bu heyecan veren birleşme kararı, sanıldığı kadar yüzeysel, zorlama ve maddi beklentiye dayalı bir karar olmayıp, geçmişin gönül ve ruhsal yakınlığından güç alan bir karardır. Kazancı ortaokulunun ve lisesinin açılmasıyla bu okullarda okuyan öğrencilerin sahip oldukları Kazancı sevgisini de unutmamak gerekmektedir.

Kazancı ve Çatalbadem köyünün birleşmesi, her iki tarafa da olumlu katkılar yapacak, sorunların çözülmesi, acıların paylaşılması ve yörenin, her yönüyle gelişmesine öncülük edecektir. Karşıyakalı şoförlerin yıllar önce bir kooperatif çatısı altında birleşmiş olduklarını hatırlayalım. Ankara da yaşayan, Kazancılı ve Karşıyaka köylerini birleştiren, Kazancılılar Derneğinde, Sarıvadili, Zeyveli, Görmeli ve Çatalbademli komşularımızın birlikte oldukları, pikniklerde bu mutlulukları paylaştıkları da bilinmelidir. Birleşme konusu tartışılırken, İkizçınar köyünün bu birleşmeye hayır demesini isteyen ve bu yönde telkinler yapanların “ Kazancılılar, Zeyve pazarının köyümüze ait olan bölümüne göz diktiler, bu çabalar bu yüzden “ şeklinde sözler söylediğini duymuştuk. Bu olumsuz ve gerçekdışı söylemlerin hayır oyuna yansıdığı görülmektedir. Bu hayır oyunun sonucunda kazanan olmayacak, her iki taraf da gelecekte kazanacaklarından mahrum kalmış olacaklardır.

Bu mutlu olayın verdiği heyecan ve mutluluktan olacak ki yazımızın başlığını “ Dinek Kulesi Çevresinde Buluşmak “ olarak koyduk. Ağustos 2008 ayı sonlarına rastlayan bir hafta sonu, Kazancılılar ve Çatalbademliler olarak, herkes bulunduğu yerden, Dinek Kulesi istikamet alınarak yamaçları tırmanmaya başlayacak ve toz toprak içinde, terli ve yorgun vaziyette bu tarihi noktada birleşeceğiz. Araçlara binerek 15 dakikada ve kolyca ulaşmak değil, terleyerek ve enerji harcayarak ulaşmak tercih edilecektir. Gitmediğimiz ve görmediğimiz yerler bizim değildir deyişi ile başlattığımız araştırmalarımızın bir safhası da bu yürüyüş olacaktır. Bu dik yamaçları tırmanarak, bir kez yürümeyi gözümüzde büyütmeyelim ve bu toprakları bize bırakan atalarımızın bir ömür boyu savaşarak adım adım feth ettiklerini, bu sırada, aile yaşamları ve gelişmelerini de sürdürdüklerini hatırlayalım..

Dinek Kulesi buluşmasının, Ermenek Sıla festivali günlerinde gerçekleştirilmesi planlandığından, gurbette yaşayan Kazancılı ve Çatalbademlilerin, tatillerini buna göre ayarlamalarını rica ediyoruz. Bu nostaljik noktada buluşalım ki, yıllar önce, bu tarihi yerlerde inceleme yaparak, gazetelerde “ Dinek Kulesinin Yalnız Ardıçları “ adıyla, hazin ve acıklı bir yazı dizisi yayınlayan Ermenekli Sayın Fatih KARAMANOĞLU’nun satırlarına cevap verelim ve tarihin tanıkları olan bu ardıçların yalnız olmadıklarını haykıralım. Nice mutlu ve sağlıklı günlere, birlik ve beraberlik içinde ulaşmak dileğiyle, bu mutlu olayı tekrar kutluyor, Kazancı ve Çatalbadem insanına selamlar ve sevgiler sunuyoruz.

.
YAZAN : Araştırmacı Naci SÖZEN (Avukat- Em. Alb.)
.

Hiç yorum yok: