BEKMEZ OLMUŞ AKIDA
Tık, tık, Tıkıda…
Pekmez olmuş akıda..
Üşüttüysen, hastaysan,
Git doktora bakıda….
YAKIMIN (MANİ) HİKAYESİ :
Kazancı Kasabası, Merkez Mahallesinde Tıkıda Nine (halk deyişiyle Tıkada Garı ) adıyla bilinen yaşlı bir nine vardı. Bizim çocukluğumuzda, tarlasına ve bahçesine gider, ekin biçer, canı tez ve oldukça da hareketli, çalışkan ve pratik birisiydi. Karşılaştığı insanların hatırını mutlaka sorar, iyi dileklerini ifade ederdi. Bir yolculuk sırasında, birlikte yürüdüğümüz insanlara, ekin biçtiği tarlasının kenarında bulunan bir pınarın suyunu anlatırken, “ buz gibi ve datlı bir suyu var, otur başına, ye ekmeği iç suyu, katık bile istemezsin “ dediğini dün gibi hatırlıyorum.
Bir güz mevsimi, pekmez (halk dilinde bekmez) furununun başında bir çok komşu ile birlikteydi. Eskiden az sayıda fırın vardı ve herkes istediği fırında üzümünü (pekmezini) kaynatırdı. Pekmez fırınlarının başı, günler ve geceler süren, neşeli ve nükdeli sohbetlerin yaşandığı, kendine has bir kültür ortamı olurdu. Bazı aileler, bahçelerinden topladığı üzümleri, fırın başına yıkarak sıraya girerken, bir önceki aile, şehranada (şıra hane) üzümlerini çiğnemekte olur, bir önceki de furun ocağı üzerine monte edilmiş kazanlarda şırasını üzüm haline getirmek için sürekli kaynatmakta olur, pekmezini kaynatmış olanlar da, üzüm cuburlarından sirke yapmakla meşgul olurdu. Yani, fırın başında, en az 5 aile bulunur, her biri farklı bir iş yapar, bu arada iş bilir olanlar diğerine yardım ederdi. Kazana taşlı (gayrak) toprak katılması zamanını, pekmezin çıkarma kıvamını, sirkeye su katılmasını en iyiye sorarlardı.
İşte, böyle neşeli bir fırın başı telaşı yaşanırken, havaların soğuk gitmesi ve gece boyunca kazan başında pekmez savurmuş olması nedenleriyle, rahmetli Tıkıda Nine, üşütmüş, hem öksürüyor, hem de “ hık, hık “ diye yutkunuyormuş.. Bu durumu izleyen ve ona nazı geçen şair ruhlu birisi de, duruma biraz da neşe katmak için Tıkıda Nineye dönmüş ve bu dörtlüğü söylemiş. Halk dilinde, bir kişi hasta olduğunu söylediğinde “ git dokdura bir bakıt “ denirdi. Bunun anlamı, doktora muayene ol demekti. Manicimiz, Ninemize “ Tıkıda, tık tık edip durma, bak, pekmezin de kaynadı, hatta, koyulaştı ve akıda oldu. Bırak git, doktora muayene ol “ demek istemişti. Pekmez kıvamını bulduktan sonra çıkarılır, birazı daha da koyulaşması için kazan dibinde kaynatılmaya devam edilir ve koyulaştığında çıkarılırdı.
İşte, bu koyulaşmış pekmeze de “akıda” denir ve salatalıkla hemen oracıkta ikram edilir, kaklı pekmez yapılır ve bandırma batırılırdı. Bu pekmez fırınlarına ait faaliyeti ayrıntılarıyla yazmak gerekmektedir. Kazancının geçmişinde yaşamış, kültürümüze, yaşantımıza zenginlik ve neşe katmış olan tüm bu insanları Rahmetle anıyoruz...
(Başka bir “ Manilerimiz ve Öyküleri “ yazısında buluşmak üzere..)
Derleyen : Av. Naci SÖZEN Aralık 2007 / ANKARA
Not : Tüm yazılarım “ nacisozen.blogspot.com “ adresindedir.
13 Aralık 2007 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder