Maraş olaylarının yargılamaları dahil olmak üzere, Adana, Erzincan DGM Başkanlıkları, Diyarbakır, Gaziantep ve diğer şehirlerde yargıçlık/savcılık yapmış olan, emekli / ünlü bir ceza hukukçumuzun anılarından, ibretlik olayları derlemeye devam ediyoruz. Bu günlere, nerelerden, nasıl ve hangi gafletlerle, hainliklerle gelindiği hakkında bize ip uçları versin diye yayınlıyoruz. Bu kapsamda, PKK örgütünün ses getirecek eylemlere kakıştığı 1989-1995 yıllarında yaşanan olaylardan Solhan Kaymakamı, Savcısı ve Malmüdürünün, devlete saldırmış olmak uğruna, kalleşçe katledilişini anlatacağız.
Solhan ilçe merkezinde esnaflı yapan, orta halli ve sessiz bir kişi olarak bilinen Hakkı BOLTAN, aslında PKK Özel Görevlisidir. Terör örgütünden gelen talimata göre, ilçede, büyük ses getirecek bir eylem nasıl düzenlenebilir? sorusu üzerinde araştırmaya başlar. Bu küçük ilçede en etki eylemin, Kaymakam başta olmak üzere protokole mensup devlet görevlilerine düzenlenmesi gerektiğine inanmaktadır.
Bu hain, yaptığı araştırmalar sonunda, Kaymakam, Başsavcı ve Mal Müdürünün her gün mesaiden sonra, birlikte şehir kulübüne geldiğini öğreniyor. Bu üçlü, her zaman kulübün kapısından girişte sol tarafta pencerenin önünde, önceden ayrılmış masaya oturuyorlar. Çevreden kim tesadüf ederse bir memurda masaya davet ediliyor ve 4 kişi ile oynana bir kağıt oyunu oynanıyor. Çaylar içiliyor ve oyun sonunda herkes evinin yolunu tutuyor.
Hain Hakkı BOLTAN, ayrıntılı bilgi ve krokileri içeren suikast teklif planını kırsaldaki PKK timine teklif olarak iletiyor. Bu teklif hemen kabul görüyor ve görevlendirilen suikast timi, bir akşam üstü, şehir kulübüne baskın yaparak, Kaymakam ve Savcının masasını elleriyle koymuş gibi buluyorlar ve masada bulunan Malmüdürü ve diğer dördüncü masum kişi dahil katlediyorlar.
Tetikçilerden kimse yakalanamıyor. Fakat, işbirlikçi Hakkı BOLTAN yakalanıyor ve suçunu ayrıntılarıyla itiraf ediyor. Olay, soruşturmadan sonra, Erzincan DGM savcılığına geliyor. Esas komedi bundan sonra başlıyor. Savcılık iddianamesi “ Bölücü örgüte yardım ve yataklık “ suçunu kapsayacak şekilde hazırlanıp, tutuklanması isteğiyle hakim önüne çıkarılıyor. Mahkeme Başkanı üstadımız bu suçu çok hafif buluyor ve tutuklanma gerekçelerine “ devleti bölmek “ fiilini de ekliyor.
Duruşmaların başlayacağı sırada, başkanımızın kan şekeri yükseliyor ve doktorlar 45 gün istirahat veriyor. Yerine vekalet eden hakim “ sanığın suçunun yardım ve yataklık olduğu ve cezasının 6 yıl olacağı” şeklinde konuşmalarla heyeti etkilemeye çalışıyor. Heyetten bir hakim, bu durumu, başkanın evine gelerek anlatıyor. İstirahat bitmeden duruşmalara katılan başkan, sanığın suçuna “ PKK örgütünün özel görevlisi” statüsü ekleyerek yargılıyor ve sonuçta haine 25 yıl hapis cezası veriliyor.
Komedi henüz bitmedi.. Bu cezayı sanık temyiz ediyor, fakat nedense savcılık temyiz etmiyor. Dosya Yargıtay’a geliyor. Yargıtay mütalaasında “ cezanın idam olması gerekir “ deniyor. Fakat, savcı temyiz etmediği için sanık aleyhine bozamıyor. Sanık temyiz ettiğinden de “ aleyhe bozma yasağı “ olduğundan kararı bozamıyor ve onaylamak zorunda kalıyor. Nihayet, PKK haini Hakkı BOLTAN, 25 yıl hapis cezası alır ve 5-6 yıl sonra çıkarılan aflarla çıkıyor. İşte, Vatana ve Millete hizmet için nice zorluklara katlanarak en uç noktalara kadar giden devlet görevlilerinin hayatları bu hain plan ve uygulamasıyla son buluyor. Geriye acılı ve çaresiz aile fertleri kaldığı muhakkaktır. Devlet organları, kendisini hedef alarak görevlisini katleden hainleri yakalayamıyor. Yakalanan işbirlikçiye gereken cezayı bile veremiyor. Hafif olarak verilmiş olan cezayı bile çektiremiyor. Daha ne bekliyoruz ve ne istiyoruz ?
Başka bir ibretlik öyküde buluşmak üzere…
Av. Naci SÖZEN / Mart 2007- ANKARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder