22 Temmuz 2007 Pazar

ANADOLU TOPRAKLARI YAGMALANIYOR MU ?

Bir yıldan fazla bir zamandır, yabancıların Türkiye’de taşınmaz mal (arazi, konut, otel, arsa, maden, şirket ) edinme yarışına girdikleri, bazı kentler ve bölgelerde yasal sınırların aşıldığı haber konusu yapılmaktadır. Bu konudaki iddia ve söylentiler o kadar yoğunlaştı ki, devlete ait kurumların ( kadastro müdürlüğü ) internet siteleri kapatıldı, Cumhurbaşkanlığı bile konuyu inceletme gereği duydu. Bu durumu “ Anadolu toprakları kapışılıyor, hatta, yağmalanıyor “ ifadesiyle tanımlayan uzmanlar bile çıktı.
Bu kapışma, zoraki veya gizli bir faaliyet olmayıp, yönetimimizin, AB organları, batılı ülkeler ve onların dahili destekçileri tarafından, yönetime yapılan baskılar, teşvik ve telkinler, zorlamalar ve yol göstermeler sonucunda yapılmış yaptırılmış yasal düzenlemeler doğrultusunda yapılmakta olan bir yağmalamadır. Tarihe baktığımızda, Abdülhamit zamanında, 1900 yıllarında yabancılara mal satışına izin veriliyor. Kısa bir süre içinde, İzmir ve Çukurova bölgesinde birçok köy arazisinin yabancıların mülkiyetine geçtiği görülüyor. Bu durumun gelecek için büyük bir tehlike oluşturacağı anlaşılmış olduğundan 1914 yılında bu mal satış izni iptal ediliyor.
Yapılan araştırmada, son yasal düzenlemeler sonucunda, 80 ülke vatandaşının arazilerimiz ve evlerimize müşteri çıktıkları görülmüştür. Hatay bölgesinde yapılan satışlar yasal sınırları aştığı için satış durdurulmuş olup, Didim kentinde bulunan 40.000 adet konutun, 15.200 adedi İngilizler ve İzlandalılar mülkiyetine geçmiş durumdadır. Yabancılara yapılan satışların, Antalya, Hatay, Aydın, İstanbul, Gaziantep, Balıkesir, Urfa (GAP) ve İzmir bölgelerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Uzmanlar, yabancılar mülkiyetine geçen taşınmaz miktarının sözü edilen veya tahmin edilen miktarlardan çok daha fazla olduğunu belirtiyorlar. Bunun nedeni olarak da, direk satışlar yanında, yabancı ortaklı şirketlere satılan mallar, yerliler tarafından alındıktan sonra yabancılara devredilenler, şirket satışları, özelleştirmeler ve maden sahaları satışlarıyla yabancıların eline geçen malların miktarın henüz bilinmemesini gösteriyorlar.
Yabancılara toprak satışı konusunda çıkartılan yasalar ;

- 1984 yılında yasa çıkarılıyor. Bu yasa Anayasa mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı bulunduğundan iptal ediliyor.
- 1986 yılında aynı yasa tekrar çıkarılıyor. Anayasa mahkemesi bu yasayı daiptal ediyor.
- 2003 yılında, şimdiki hükümet tarafından geniş kapsamlı, dini vakıfları da kapsayacak şekilde yasa çıkarılıyor. Bu yasada iptal ediliyor.
- Yasa tekrar çıkarılıyor. Muhtemelen bu yasada Anayasa mahkemesi tarafından iptal edilecek. Fakat, her seferinde, yasa iptal edilene kadar geçen süre içinde yabancılar zamanla yarışırcasına mal satın alıyorlar. Satışlar halen devam etmektedir.
- Bu noktada, Ünlü Ceza Hukukcusu, Prof. Dr. Faruk EREM tarafından ifade edilen “ Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bir konuda, tekrar yeni bir yasa çıkarmak Anayasayı ihlal suçunu oluşturur “ kuralından da söz etmeliyiz.
- Buraya kadar olan yağmalama, devletimizin yasal düzenlemelerine dayanılarak yapılmış bir yağmalamadır. Esas önemlisi ve tehlikelisi, Anadolu toprakları için yürütülmekte olan “ zorla yapılması planlanan yağmalamanın “ yaklaşmakta olmasıdır. Gün geçmiyor ki, karşımıza, Vatanımızı bölünmüş olarak gösteren haritalar çıkarılmasın, Anadolu topraklarını, 3. 5, 8 ve 13 parçaya bölünmüş olarak gösteren haritalar her ortamda ve fırsatta yayınlanmaktadır. Rum Pontus Derneği Genel Başkanı Kalenderis tarafından Pire şehrinde dağıtılan son haritada, Anadolu tam olarak 13 parçaya bölünmüş gösterilmekte ve Türklere yer ayrılmamış durumdadır. Bu harita, İzmir’de yapılan “ Sevdamız Cumhuriyet “ konulu panelde, konuşan Yazar Yaşar AKSOY tarafından konu edilmiştir.

Papadopulos yaptığı açıklamalarda;
Hatay bölgesi Arap halkına kendi kaderlerini tayin hakkı verilmelidir, - İşgal altındaki topraklarımız (İstanbul ve İzmir bölgesini kastediyor) konusunda çözüm bekliyoruz. (7 Nisan 2004 ) .. Türkler, 1922 yılında, İzmir’de 300.000 Rum vatandaşını katlettiler. Bunun adı “İzmir Soykırımıdır” demiştir.
Güney Kıbrıs Rum Meclisi, 05 Aralık 2003 günü kabul ettiği bir kanunla, “14 Eylül 1922 tarihi, Küçük Asya Elenizmi yıkımı ve şeref günü olarak kabul edilir. Her yıl, 14 Eylül günü, Türkler tarafından Küçük Asya’da (Ege Bölgemiz) yerlerinden edilen Yunanlılar için konuşmalar, etkinlikler ve anma törenleri yapılması kabul ve teyit edilir “ ifadelerini hüküm altına almıştır.

Başbakanımızın Selanik şehrini ziyaret ettiği gün, bu şehir meydanına “ Pontus Rumları Soykırım Anıtı” törenle dikilmiştir. Törene, Yunan milletvekilleri ve belediye başkanları da katılmıştır. Vatanımıza,tarihimize ve insanlığımıza yönelik bu saldırı ve iftiralar karşısında en ufak bir kınama veya protesto yapılmamış olması düşündürücüdür.
AB organlarının kararlarında, vatandaşlarımız arasında etnik guruplar oluşturma ve bazı gurupları harekete geçirme gayretleri sıkça yer almıştır. Alevi vatandaşlarımızı farklı bir etnik kimlikle tanımlama gayretleri izlenmiştir. TV programına katılan bir uzman, “ABD düşünce kuruluşlarının ortaya koyduğu felaket senaryolarının boşuna olmadığını, aslında gizli bir ajandalarının olduğunu, gelecek günlerde, yurdumuzun bir bölgesinde önemli bir olay olacağı ve sonrasında bir etnik gurubun eylemler başlatacağının konuşulduğunu” söylemiştir.
Batılı ülkelerin, Türklere, Sevr şartlarını ve 1. Dünya savaşı yenilgisini kabul ettirme gayretinde oldukları bilinmektedir. Anadolu topraklarının parçalanması kararının çoktan verildiği, esas mücadelenin, bu paylaşımda kimin ne kadar yeri ve nereleri alacağı konusunda yaşanacağı da konuşulmaktadır. Fener Patriğinin, geçen yaz boyunca, İznik, Sivas, Kapadokya, Hatay, İzmir ve Bergama gibi önemli Hiristiyan Kiliselerini dolaşarak kilise yıkıntıları arasında ayin yapmış olması da bu gidişin bir işareti sayılmalıdır. Van’da Akdamar Ermeni kilisesinin devlet eliyle onarılarak açılması da enteresan bir durumdur.
Bundan 10-15 yıl öncesinde, bazı zengin ABD vatandaşının, Van bölgesinde bir tatil köyü kurma girişimi başlattığını hatırlıyoruz. Bu girişimin arkasında, zengin ABD vatandaşı Ermeniler olduğu ve amaçlarının, bu bölgede küçük de olsa bir “köşe başı tutmak “ olduğu ortaya çıkınca, bu girişim engellenmişti. Aynı amaçla, Van şehrinde bir otel/yaşlılar evi açılması girişim de engellenmişti. Bu girişimler asla küçümsenmemelidir. Aralık1996 ayında, İsrail ziyaretimizde, bize rehberlik eden Bayan Bahar (Şişli doğumlu ve evlenmeyle İsrail vatandaşı olmuş, Türkçe konuşan bir bayan ), bir fabrika bölgesine giderken, uzakta görülen ağaçlık bir araziyi işaret ederek “ bu arazi İsrail devletinin kurulması için ilk adımların atıldığı yerdir” demiştir. Devamla “ Padişah Abdülhamit zamanında, zengin bir Yahudi asıllı ABD vatandaşı, bu araziyi satın alarak çiftlik kurmuş, çiftliğeYahudilerden oluşan kahya, işçi, hizmetçi ve aşçı aileler yerleştirmiş, bunlar, şimdiki İsraillilerin öncüleri olmuşlar. Bu nedenle de, bizler, Osmanlı (Türkler)’e ayrı bir sevgi ve saygı besleriz” diyerek sözlerinitamamlamıştır.Sonuç olarak, özelleştirmenin bir yabancılaştırmaya dönüştüğünü, Türkiye’nin birliğinin Avrupa Birliğinden önemli olduğunu, ülkemizde uyanık adam istenmediğini, Ulus Devlete, Vatana, Bayrağa ve Atatürk’e sahipçıkanların hemen fişlendiğini unutmayalım. Vatana ihanet içinde olanlara ve hainlere yardım edenlere nasıl davranılmalı? Bu soruya verilebilecek en yumuşak cevap “ önce alkış tutulmamalı “ şeklinde olacaktır. Çünkü,günümüzde hainlere hep alkış tutuluyor..
Bir hafta önce, bu Vatan için mücadele ederken şehit düşen Binbaşının, İstanbul’da kılınan cenaze namazında, Cami avlusuna halkın sokulmaması, namazın Polislerce kılınması, bu durumun gazetelerde yansıtılmaması,özellikle, Milliyet gazetesinin, ilk sayfasında, bu şehit cenazesi hakkında hiçbir yazı ve resim yer almamış olmasını, aksine, aynı günlü sayıda, 30yıl önce, ülkemizde suç işleyerek kaçan ve iftiralarıyla “ geceyarısı ekspresi” filmi senaryosunu yazan hain İngiliz’in, yıllar sonra yurdumuza tekrar gelişinin ilk sayfada flash haber yapılmış olmasını nefretle kınıyoruz.
Yazan : Av. Naci SÖZEN, 20 HAZİRAN 2007 / ANKARA

Hiç yorum yok: