20 Ekim 2007 Cumartesi

IRAK OLYI VE TÜRKİYE

I R A K O L A Y I VE T Ü R K İ Y E
GİRİŞ :

Irak olayı, 1991 yılı Körfez Savaşından itibaren hep var oldu ve olumsuz etkilerini başta Türkiye olamak üzere, çevresi ve Dünya'da hissettirdi. Bu süregelen sorun, ABD'nin hedefleri doğrultusunda krize dönüştürüldü. Krizin şiddeti her gün yükseltilerek savaşa doğru gidiş başlatıldı. Devreye giren Birleşmiş Milletler, bir yandan silah denetcileri görevlendirerek, diğer yandan da yoğun diplomasi ile savaşsız çözüm yolları aramaya girişti. Türkiye başta olmak üzere, barışcıl çözüm için birçok ülke ve kuruluş girişimlerde bulundu, bölgesel toplantılar, tarafları ikna çabaları sonuç vermedi. Kriz, savaş hazırlıkları, bölgeye sevkiyat, yığınak yapma, karşılıklı tehditler ve propagandalarla son aşamaya getirildi. Sonuçta savaş fiilen başladı ve haftaları geride bıraktı.
Televizyonlardan naklen izlemekte olduğumuz bu savaş acaba önlenebilirmiydi ? Bu soru hala soruluyor. Hatta, savaşın meşru olmadığı, uluslararası meşruiyetin sağlanmasından sonra savaşın başlamasının gerektiği, ABD'nin yaptığının hiç de iyi bir iş olmadığı, dünya kamuoyu ve BM'nin karşı olmasına rağmen savaşın önlenemediği söylenip, çeşitli eleştiri ve teoriler dile getiriliyor. Bu safhada gerçek olanın " barışcıl çözümlerin gerçekleşmesi ve savaş çıkmadan sorunların çözüme kavuşturulabilmasi için tarafların, en azından bir tarafın barışcıl çözümü istemeleri gerektiği veya başka bir güç / kurumun (BM gibi) tarafları barışı seçmeye zorlayabilmelerinin şart olduğu " olgusunun görülmüş olmasıdır. Ne yazıkki bu olgu gerçekleşemedi.
Yaşamakta olduğumuz Irak Olayına tüm tarafların vermiş olduğu farklı isim ve nitelendirmeleri bir hatırlayarak sorunu önce anlamaya, sonra da , doğru değerlendirme ve sonuçlar çıkarmaya geçmeliyiz.

TARAFLARIN OLAYI / SAVAŞI TANIMLAMALARI VE NİTELENDİRMELERİ ;

. ABD ve koalisyon üyelerinin isimlendirme ve niteleme söylemleri ;
. Irak halkını özgürleştirme savaşı,
. Saddam HÜSEYİN ve rejimini ortadan kaldırma operasyonu,
. Irak'ın kitlesel imha silahlarından arındırma hareketi,
. Irak'ın zenginliklerinin Irak halkına teslim etme girişimi,
. Terörizmi ve teröristleri desdekleyenleri cezalandırma hareketi,
. Diktatörleri devirme ve halkın kendisini yönetmelerini sağlama çabaları,
. Irak yönetiminin isimlendirme ve nitelemeleri ;
. Emperyalizmin ve Siyonizmin Müslümanlara saldırısı,
. ABD ve ortaklarının Irak petrolünü çalma faaliyeti,
. ABD ve küresel sermayenin Ortadoğu petrolünü ele geçirme mücadelesi,
. Hristiyan aleminin Müslüman alemine saldırısı (Haçlı seferlerinin tekrarı)
. Müslümanlığı ve İslam medeniyetini yok etme girişimi,
. Irak halkı ve kültürünü tahrip etme ( Cengiz Han seferi gibi ) istilası.
. Dünya kamuoyu ve savaş karşıtlarının isimlendirme ve nitelemeleri ;
. ABD'nin dünyayı yeniden şekillendirme isteminin uygulanması hareketi,
. Ulusal çıkarların askeri güçle kazanmaya yönelik ihtiras savaşı,
. Küresel sermayenin nüfuz alanlarını genişletme gayretleri,
. Mevcut ekenomik çıkarların korunması gayreti ( Fransa, Rusya ve Almanya için ),
. İsrail topraklarını genişletme ve Ortadoğuyu yeniden şekillendirme eylemi,
. Dolar ve Euro'nu değer kazanma mücadelesi,
. ABD'nin, Ortadoğu - Kafkaslar Ekseninin tamamlama ve Orta Asya hattıyla birleştirme hareketi,
. ABD'nin , dünya lideri ve tek süper güç konumunu abartarak tüm dünyaya hükmetme arzusuna kapılmasının tezahürleri şeklinde isimlendirmeler ve nitelendirmeler olup, 10 yıldır var olan Irak olayı (problemi, sorunu ) , ABD tarafından bilinçli olarak kriz sürecine sokulmuş, BM ve dünya ülkeleri, kamu oyları ve diğer kuruluşların çabalarına rağmen, tarafların sertlikleri, meydan okumaları ve restleri, diplomasinin iflas ettirilmesiyle birlikte silahlı çatışmaya dönüşmüştür.

SAVAŞIN ÖNCESİ VE SONRASINI ETKİLEMİŞ / ETKİLEYECEK OLAN TESBİTLER ;

1. Sovyetler Birliği'nin dağılması ve ABD'nin tek süper güç olarak kalması sonucu, Küveyt, Makedonya, Kosova , Bosna - Hersek, Somali gibi çatışma bölgelerine ABD önderliğinde müdahale edilmesi istendi, teşvik edildi ve ABD'nin liderliği dünyaca benimsendi,
2. Geleceğin planlayıcısı olan merkezler, ömüzdeki yüzyıllarda dünyanın 3 güç odağı olacak, bunlar, Amerika Kıtası, Avrupa Kıtası ve Uzak Doğu Asya bölgesidir. Bu güç odaklarının dışında kalacak ülkeler yalnız olacaklardır dediler.
3. ABD'li bir kısım (şahinler) üst düzey yetkili, 3 Haziran 1997 günü Yeni Amerikan Yüzyılı Projesinin (PNAC) İlkeleri Bildirgesi olarak yayınladıkları duyuruda, " dünya ABD'nin küresel liderliğini kucaklamak mecburiyetindedir. Küresel görevimizi yerine getireceksek, savunma harcamalarını artırmalıyız. ABD, ilkelerine, refahına ve güvenliğine uygun bir küresel düzeni kurmak ve genişletmek için gereken sorumluluğu kabul etmelidir. Bu bildiriyi imzalayanlar içinde, Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Jeb Bush ve Zalmay Khalilzad de vardı, henüz Bush başkan olmamıştı.
4. ABD, kendi topraklarındaki petrolün üretimini yıllar önce durdurmuştur. Dünyadaki petrol rezervleri tükendikten sonra kendi petrollerini kullanmaya başlayacaklardır. Petrolü olmayan bir ABD'de hayatın tamamen duracağına inanılmaktadır.
5. Amerikalılar, "dünyada üretilen her güzel malzeme, kaliteli meyve ve sebze ile sağlıklı ve akıllı her insan Amerika ve Amerikalılar için üretilir/yetiştirilir/ büyütülür " diye düşünürler.
6. Bir ABD vatandaşına göre " ülkesindeki dengeler pamuk ipliğine bağlıdır. Zenciler, ceplerine doldurulan dolarlar, bindikleri lüks arabalar ve gürültülü müziklerle, sorunları unutturulmuş gibi olup, Kızılderili ve diğer yerli azınlıklar da, tahsisli bölgelerde, bedava içki, kollu oyun makinaları ve klimalı kapalı şehirler içine alınarak beyinleri uyuşturulmuş durumdadır. Dengeler bir sebeple bozulur veya bir kıvılcım çakarsa ABD'nin sonu çok kötü olur denmektedir.
7. Irak savaşını önleyemeyen ve ABD'yi durduramıyan BM , AB, NATO ve diğer kuruluşların varlıklarının, sadece güçsüzler için değer taşıdığı ve süper gücün karşısında dağılmaya mahkum olduklarını görülmüştür.
8. ABD'li düşünür HUNTINGTON'nun teorisine göre ; İdeolojiler arası çatışmalar bitmiştir. Gelecekte çatışmalar uygarlıkların karşı karşıya gelmesinden çıkacaktır. Özellikle, İslam ve Çağdaş Batı uygarlığı çatışması ön plana çıkacaktır.
9. ABD'li teorisyen Naom CHOMSKY 'ye göre, (kendisi ABD politikalarını en sert dille eleştiren kişi olarak bilinir), " ABD, az gelişmiş ülkelerde demokrasinin gelişmesini istemez. Çünki, demokrasi iyi işlerse, halk, ülkelesinin kaynaklarına ve çıkarlarına sahip çıkacak liderleri işbaşına getirir. Bu da, ABD'nin işine gelmez"
10. İsrail'in Kuzey Irak hıristiyan Kürtleri ile sıkı ilişkileri vardır, hatta, Kürt asıllı Yahudiler bile vardır. Bir iddiaya göre, Irak petrolü Ürdün üzerinden İsrail'e ulaştırılacak, Ürdün ikiye bölünüp , bir kısmına Filistinliler yerleştirilecek, İsrail toprakları Kuzey Irak ile bağlanacak şekilde genişletilecektir.
11. Yeni ABD stratejisi, Kahire'den Moskova'ya, Paris'ten Almaata'ya uzanan çizgiler üzerinde ABD çıkarları gözetilecek, engeller ortadan kaldırılacaktır.
12. ABD'li stratejistlerin son bombası ise, " Türkiye, Avrupa ile asla bütünleşemez, çıkarları çatışır. ABD ile de Ortadoğuda menfaatleri uygun düşmez. İslam dünyası ile de birlik kurması mümkün değildir. Sonuçta, Türkiye'nin yeni Türki Devletlerine yönelmesi ve onlarla birlikler kurması kaçınılmazdır."
13. ABD, Irak saldırısı sonrası Suriye ve İran'a yönelecektir. Daha sonra da yeni hedefler (Libya, Kuzey Kore, Somali ve diğerleri ) gündeme gelecektir. Bu düşüncenin sonucu olarak, dünya ülkeleri, " ABD, her istediğini yapmaya kalkarsa, sınırları yeniden çizmek isterse, sıra bize de gelirse ne olacak, ABD'yi kim durduracak ? " sorusunu sorarak endişeye kapılmış durumdadır.
14. Yakın geçmişte, petrol kaynaklarını ele geçirmek ve topraklarını genişletmek için, önce İran'a saldırarak yıllarca savaşan, sonra, birden bire barış yaparak Küveyt'e saldıran Saddam Yönetiminin , bu ABD saldırısı karşısında, tüm dünya ülkeleri ve özellikle, Arap dünyasından destek istemesi, cihat çağrısı yapması ve İslam adına savaşa girilmesini talep etmesi ne kadar inandırı bir istek olabilir ? diye sorulmalıdır.
15. Türkleri, Birinci Dünya Savaşında, İngilizlerle birleşerek arkadan vuran, 20 yıldır yaşadığımız terör mücadelesinde, terör örgütlerini içlerinde barındıran, terörist başını koruyup kollayan, ev tahsis eden, militanlarıyla katılıp bizzat destekleyen, örgüt kamplarını topraklarında açan, teröre desteğini her açıdan sürdüren komşu islam ülkelerinin ( İran, Irak, Suriye, Filistin, Beyrut ve diğerleri ) , şimdi bizden Irak'ın yanında yer almamızı nasıl isteyebilirler?. Devletler ve Milletler için önem taşıyan , güvenlik, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, barışın korunması, BM, Uluslararası ilkeler ve değerler gibi husular sözkonusu olduğunda , öncelik "GÜVENLİK " olmak zorundadır. Bunun günümüzde en şiddetli savunucusu da İsrail olmaktadır.

TÜRKİYE AÇISINDAN KRİZİN GEÇMİŞİ, BUGÜNÜ VE GELECEĞE YÖNELİK MUHTEMEL ETKİLERİ ÜZERİNE TESBİTLERİMİZ ŞUNLARDIR ;

1. Musul ve Kerkük, Kurtuluş Savaşı öncesi çizilen Milli Sınırlar (Misak-I Milli) içindedir. Lozan görüşmelerinde İngilizler tarafından adeta gasp edilmiştir. Prof. Mim Kemal ÖKE tarafından, İngiliz Dışişleri Bakanlığı arşivindeki belgelerden tesbit edildiğine göre, Türk heyetinin Lozan - Ankara gizli haberleşmesini çözerek, stratejimizi öğrenmişler ve Lord CURSON, sürekli olarak İsmet PAŞA'nın önüne Ermeni Meselesini getirmiş ve Doğu Anadolu'da onlara toprak istemiştir. Böylece, Musul sorununun çözümünü erteletmiştir. Bir ara, Musul Petrolündan pay önerilmiş, Türk heyeti düşünmek için süre aldığında, İngilizler, çevreye, " Türkler Musul ile İslam adına veya soydaşları için değil, petrol için pazarlık yapıyorlar " diye yaymışlardır. Bu günde at pazarlığı söylentileri vardır.
2. İngilizler, sonraki devrede, Musul ve Kerkük konusunu kendi lehlerine çözmüşler ve Türkiye 'ye petrolden pay verilmesi kabul edilmiştir. Fakat, Türkiye, 1958 yılları değişimlerinden faydalanmak istememiş, yönetimler Ortadoğu'ya tekrar bulaşmaktan kaçınmışlardır. Geçen zaman içinde, tutarlı politikalar izlenememiş, petrol payımız alınamamış ve Türkmenlerin varlığı görmezden gelinerek, son yıllarar kadar hiç bir platformda Türkmenler telaffuz edilmemiştir.
3. Sevr Anlaşmasıyla, Türkiye'ye Ankara ve çevresinde küçük bir saha ayrıldığında, bazıları " Türkler buraya sığacaklar mı? " diye sorunca, diğerleri " sığmazlarsa Orta Asya'ya, geldikleri yere dönsünler " demişlerdir.
4. Son günlerde, Kuzey Irak'da Kürt devleti kurulacağı, sınırlarının Van'dan İskenderun'a kadar uzatılacağı söylenmekte, haritaları yayınlanmaktadır. Ermenistanın doğu illleri ve Ağrı dağını haritası içinde göstemekte olduğu, Suriye'nin Hatay hayali, Rumların Pontus Devleti ve Ayasofya / Fener Rum Patrikhanesi özerkliği isteği konularının bizim önümüze getirileceği söylemleri vardır.
5. Irak savaşına yaklaşımımız nasıl olmalı, neresinde durmamız gerektiği, savaşa katılıp katılmama konusunun boyutları, savaşın bize zararları ve geleceğimize, güvenliğimize muhtemel etkileri dikkate alındığında, savaş konusunda söylemlerde bulunan, Portekiz, Norveç, Belçika , Meksika gibi ülkelerle aynı durumda olmadığımız çok açık ve nettir.
6. Lozan görüşmelerinde, Türk tarafı için taviz verilmeyeceği kararlaştırılan iki konu " Ermenilere Anadolu toprağı verilmemesi ve kapitilasyonun kaldırılması " konuları olmuştur. ABD'nin hala Lozan Anlaşmasını imzalamamış olduğu, bunun da, Ermenilere Anadolu'da toprak verilmemiş olmasından kaynaklandığını unutmayalım.
7. Yunanistan'ın Türkiyeden önce AB üyesi olmasının doğuracağı sakıncalar, 1978 yılından itibaren söylenmesine rağmen, AB üyeliği konusunda Bulgaristan va Polonya , hatta, Kıbrıs Rum kesiminin gerisine düşmüş olmamız çok düşündürücüdür.
8. Paramızın değeri 1998 yılında , AB ve NATO ülkelerin parasının en sonundayken, son aylarda yayınlanan listelerde, Uganda, Burundi , Pakistan v.s . ülkelrin en sonunda yer bulması , yani ekenomik zafiyetlerimiz bu durumların esas nedenidir.

IRAK'DA TÜRK VARLIĞI , MUSUL - KERKÜK SORUNU VE TÜRKİYE ;

1. Irak nüfusu 2001 sayımına göre 23 milyon civarındadır. Bu nüfus, %70 Arap, %16 Türkmenler, %14 Kürtler, Nasuri ve Asuri gibi azınlıklardır. Din bakımından dağılım, %97 müslüman, %3 hristiyandır. Müslümanlar, %65 Şiiler, %35 Sunniler (Arap, Tüerkmen, Kürtler) olarak ayrılır.
2. Türkmenlerin bölgeye ilk yerleşmeleri, Emevi Valileri zamanında olmuş ve Basra yöresine yerleşmişlerdir. Abbasiler zamanında 20 bin Türk yerleşmiş olup, Dohuk ve Samara kentleri bu Türkler için inşaa edilmiştir. Büyük Selçukle Hakanı Tuğrul Bey zamanında, 1055 yılında Bağdat feth edilerek Türkler yerleştirilmiştir.
3. Osmanlı İmparatorluğu, 1534 yılında Bağdat'I almış ve Türkler yine yerleştirilmiştir. Irak 400 yıle yakın Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Abdülhamit zamanında bölgenin önemi anlaşılmaya başlanmış ve elden çıkarılmaması için Musul ve Kerkük Abdülhamit'in şahsi arazisi statüsüne kavuşturulmuştur. Hatta, bu dönemde, 1914 yılında bir petrol şirketi kurulur ve arma yapılması kararlaştırılır. Fakat, Balkan şavaşları başta olmak üzere, bir çok cephede savaşmak zorunda kalındığından bu planlar gerçekleşmemiştir.
4. İngilizler, 1914 yılında Basra (Pam yarımadası) bölgesini alıyor. 1917 yılında tüm Irak ingiliz yönetimine geçiyor ve Musul, Basra ve Bağdat olarak 3 vilayete ayrılıyor. Türkler, 1924, 1946, 1959 ve 1991 yıllarında katliamlara maruz kalmışlardır.
5. Türk varlığı, 1920 Irak anayasasında yer almıştır. Fakat, 1958 ve 1963 anayasalarında yer almamışlardır. Türkiye'de bu unsurları uzun yıllar gündeme getirmemiştir. Lozan'a giderken, Musul, Kerkük ve Süleymaniye kentlerinin Milli sınırlar içinde kalacağı talimatı verilmişti. Görüşmelerde bu sorun çözülememiş, iki kez erteleme olmuş ve sonunda, Ermenilere toprak verilmemesi ve kapitilasyonları tamamen kalkması karşılığı, bu sorunun 9 aylık sürede ikili görüşmelerle çözüme kavuşturulması kanul edilmiştir.
6. İngilizler, sorunu Milletlet Cemiyetine götürdüler, Fransa bu fikri destekledi, Rusya , Macaristan ve bazı ülkelerin de hakemliğinde yapılan görüşmelerde, Musul - Kerkük Irak'a verildi. Türkiye %10 petrol payını 25 yıl süreyle alacaktı. Bu petrol geliri bütce dışı gelir olarak, bütcelere 1985 yıllarına kadar ithal edilegeldi. Bu yıllarda listeden çıkarıldı. Aslında, bu petrol payı hiç alınamadı.
7. İngilizler bir müddet Irak idaresine hakim oldular. Sonra, Ortadoğu haritasını cetvelle çizdiler ve Irak kralı olarak, 1930 yılında Faysal atandı. 1958 yılında General Kasım ihtilal yaparak yönetime el koydu. 1963 yılında da, ayaklanma oldu ve Baas Partisi sivrilmeye başladı. 1979 yılında Saddam Hüseyin yönetime geldi ve halen yönetimdedir.

BİZ BU OLAYIN NERESİNDEYİZ VE GELECEKTE NASIL ETKİLENECEĞİZ ?

1. ABD ve diğerleri, bunca emek ve kayba, sadece Irak halkına demokrasi getirmek ve özgürleştirmek için katlanmıyor elbette. Şimdilik petrol alacak paraları da var, ekenomileri güçlü ve güvenli. Fakat, gelecek kuşaklarının refahı ve menfaatleri için bu savaşları yapıyorlar.
2. Türkiye'nin bölge ile ilgisi, tarihi, dini, ırki, sınırsal, ekenomik, geçmiş mirası ve güvenlik boyutlarıyla direkt bir şekilde vardır. Atatürk, bu bölgenin mutlaka alınmasını istemiş ve Özdemir Bey ile bir kısım personel çalışma yapmaları için görevlendirilmiştir.
3. Bu mücadelenenin dolar ve euro mücadelesi olduğunu da söyleyenler vardır. Doların değer kaybetmesi ve ABD ekenomisinde yaşanmakta olan durgunluk endişeye neden olmaktadır. AB ve Euronun gücünü kırmak için bu olaylar körüklenmiştir.
4. Osmanlı döneminde Irak'ta çıkan isyanları bastırmak için 1879 yılında Bağdat'da, 42. Alay Komutanlığı kurulmuş ve 32 yıl isyanları bastırmak için mücadele edilmiştir
Yani, ABD'yi sonu gelmez isyanlar ve saldırılar bekliyor olabilir.

SORULARIMIZ VE VEREBİLECEĞİMİZ CEVAPLARIMIZ ;

1. Biz Irak olayının neresindeyiz? Biz bu olayın dışında ve gerisinde kaldık, İstemediğimiz şekilde , orada savaşanlarla savaşmak zorunda kalmaktan endişe ediyoruz.
2. Kuzey Irak'da nasıl düzen kurulacak ? henüz belirgin bir durum yok, fakat, Kürt liderler , kendilerine ABD tarafından sözler verildiğini söylüyorlar, fiili bir kuruluş var olup, geliştirmye çalışacaklardır.
3. Bu düzen bizi nasıl etkileyecek? Bu değişiklikler bizi olumsuz etkileyecek. Özelllikle bağımsız bir Kürt devleti kabul etmediğimiz bir sonuç olacaktır.
4. Bu sorun , Kıbrıs ve Ege sorunlarını nasıl etkileyecek? Şimdiden olumsuz etkilemeye başladı. ABD karşıtı olan Fransa ve Almanya saf değiştiriyor. Belçike ve AB yaptığı açıklamalrada , Türkler Irak sınırını geçmesin şeklinde açıklama yapıyorlar. Kendilerini hiç ilgilendirmiyor, fakat , menfaat bölüşümünde Türkleri masada görmek istemiyorlar.
5. Ermeni sorunu nasıl gelişecek ? Ermeni meselesi yakında tekra gündeme gelecek, yasa tasarıları ülkeşlerin mecliskerind egörüşülecel ve bizi gelecekte çok uğraştıracaktır.
6. Ekenomi ve iç politikamız nasıl etkilenecek? Dış yardımlara göre yönetilen mali ve ekenomik sistemimiz her an krizle karşılaşabilir diye yaşamaya devam edeceğiz.
7. AB üyeliği ve ABD ilişkileri nasıl etkilenecek ? Oumsuz etkilenmeye başladığı görülüyor
8. Gelecek kuşaklarımızı nasıl etkileyecek ? Gelecek kuşakları çok olumsuz etkileyeceği endişesi yaşanmaktadır. Güvenliğimizi sıkıntıya sokacak gelişmelere karşı uyanık olmalıyız. Malesef ki, olaylara ve geleceğe karşı ilgisiz bir toplum olduk. Bu ilgisizliğimiz de bilgisiz olmamız sonucunu doğuruyor.
9. Bu olumsuz durum nasıl gelişti ?. Önce, ABD'ye sözler verdik, ilk teskere ile tesisler ve onarımları, yerleşmeyi kabuş ettik, Bu sırada, Irak ziyareti ile ticareti artırmaya çalıştık, Arap ülkeleri ile zirveler topladık, AB ülkelerine göz kırptık, iç politikaya farlık söylemlerde bulunduk umutlar verdik. Sonuçta, ikinci teskereyi meclise gönderdik. Bazı bakanlar kerhen imzaladığını söyledi, bazıları mecliste karşı oy kullandı, aleyhte açıklamalar yapıldı. Sadece dolar pazarlığı yaptığımız dünyaya yayıldı. Gülünç ve komik karikatürler yapıldı ve teskere reddedildi.
. Görüldüğü üzere, baştan itibaren kararlı ve inandırıcı bir politika izleyemedik, gemiyi dört yöne aynı anda yürütmeye çalıştık, kimseye yaranamadık, sınırımızdan öteye geçmeyeceğimize söz verdik ve olacakları beklemeye başladık.


SONUÇ OLARAK MUHTEMEL GELİŞMELER NELER OLACAKTIR.

Bu savaşın sonunda Irak mutlaka kaybedecek, fakat ABD 'de kazanamıyacak diyenler vardır. Silahla gelen gücü halk benimsemezse, uzun bir serenin sonunda, üstün gücün yorulup geri çekilmesi kaçınılmaz olur. Diğer muhtemel gelişmeler ;
1. Bireysel / İslami terör artacak,
2. Anti - Amerikan söylemler yaygınlaşacak,
3. Arap milliyetciliği yükselecektir.
ABD ne pahasına olursa olsun, Dünya liderliğini kaybetmek istemiyecektir. Dünyanın sorunlu alanlarına el koymak isteyecektir. Bu yerler, zengin tabii kaynaklara sahip, stratejik ve jeopolitik yerler olacaktır. Irak, petrolün yanında, zengin altın, uranyum ve bor madenlerine de sahiptir. Afganistan ve Irak savaşı ile gelecek harekatlar sununda, İslami terörün yok edileceği, İsrail devletinin varlığının Araplara kabul ettirileceğini, buna karşılık olarak Filistin Devletini kurulacağı ve İsraile kabul ettirileceği söylemleri dile getirilmektedir.
Bölgemizin en kritik yerinde ve büyük bir ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bizlerin her zaman uyanık olmamız, evrensel değerlere sahip olarak, ekenomik ve kültürel seviyemizi yükseklere çıkarmamız, bugünden çok yarınlar için gerekli olacaktır.

Av. Naci SÖZEN
NOT. : Ankara Ermenekliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği Lokalinde, 05.04.2003 günü yapılan, IRAK SAVAŞI VE TÜRKİYE konulu panel takdimi notlarınd

Hiç yorum yok: